Ona bir şey söylemedim, ama büyük bir şeyin olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | لم أخبره بشيء لكنه عرف أن أمرا عظيما يحدث إنه كذلك |
Bir şekilde ipin suyun üstünde yüzmesine izin verecek kadar uzun olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | على مستوى آخر, ربما يكون قد عرف أن الحبل كان طويلاً جداً و لا يمكن أن يسمح له بالغوص |
Kate'in bir adamla İtalya'da olduğunu biliyordu bunu yüzüme vurdu. | Open Subtitles | لقد عرف أن كيت كانت في إيطاليا مع رجل آخر لقد قالها لوجهي |
İnancın, Tanrı ile kişi arasındaki özel bir his olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | هو عرف أن الإيمان يكون تجربة فردية بين الرجل والله |
Kale avlusuna girdiğinde kötü bir şeylerin olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | عندما دخل باحة القلعة... عرف أن أمرا فضيعا قد حصل هنا |
Ama biri burada olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | لكن هنالك شخصاً عرف أن هذا الدفتر هنا وهذا الشخص هو أنتِ |
Beagle ile seyahat yıllarından ve söylentilerden kaşiflerden ve doğabilimcilerden duyduklarından, ten renginin insanların farklılaştığı en önemli yönlerden birisi olduğunu biliyordu. | TED | خلال سنوات سفره على متن البيغل، وعبر استماعه للمسببات أو المستكشفين وعلماء الطبيعة، عرف أن لون البشرة هو أحد الأشياء المهمة التي يختلف فيها الناس. |
Billy de bu konuda iyiydi. Tek önemli şeyin yürütme tarzı olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | هذا ما برع به "بيلي" لقد عرف أن المتعة في.. |
Marshall Amca'nız Atlantic City'den gitmenin tek yolunun bir taksi şoförüne para yedirmek olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | الأن العم "مارشال" عرف أن لديه فرصة وحيدة للخروج من أطلانتيك سيتي "رشوة سائق سيارة أجرة |
Ama çocuk öğretmesi gereken daha çok şey olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | لكن الصبيّ عرف... أن أمامه المزيد ليتعلَّمه. |
Lee, yüklü miktarda borcu olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | أفلس, لي عرف أن عليه صكوك |
Whittaker Wright, borsada başarının anahtarının propaganda olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | (ويلتكر رايت) عرف أن المفتاح إلى البورصة كان الدعاية |
Seni öldürmenin zor olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | عرف أن من الصعب قتلك |
Birisi bana o toprakları kendisi için istediğini söylemişti ve en çok Trygvasson'un hakkı olduğunu biliyordu fakat o satmayı reddetmiş. | Open Subtitles | شخص ما أخبرني أنه أراد تلك الأرض لنفسه. و عرف أن (تريغفاسون) كان يطالب بهذا لكنّه رفض أن يبيعه أياها. |
Senin meraklanmaya ihtiyacın olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | و عرف أن كنت في حاجة عجب. |
Hawkins künyenin sahte olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | . هوكينز" عرف أن البطاقة مزورة" |
Belki elmasların Caspere'da olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | ربما عرف أن (كاسبر) يحتفظ بها |
Ama şef kızının kayıp olduğunu biliyormuş. | Open Subtitles | لكن الزعيم عرف أن أبنته مفقودة. |
Evet, Dirk diğer gardiyanların yolda olduğunu biliyormuş ve bunun kaçmak için son şansı olduğunu da biliyormuş. | Open Subtitles | (ديرك) عرف أن المزيد من الحراس كانوا قادمين... وقد علم أيضاً أن هذه كانت آخر فرصة له للهروب. |