Dünya Savaşı'nda diğer etnik gruplara göre en çok İtalyanlar bu ülkeyi savundu. | Open Subtitles | الإيطايون أكثر من حاربوا في الحرب العالمية الثانية من أي مجموعات عرقية أخرى |
Bütün bu krizlerle birlikte, -- bakalım -- etnik ve azınlık gerilimleri var, kimyasal ve nükleer sızıntılar var, Nükleer silahlanma var. | TED | و بذالك مع كل هذه الأزمات، لدينا -- لنرى -- توترات عرقية و أقلية؛ لدينا تدفقات كيماوية و نووية، و تكاثرات نووية. |
Bir ırk ayaklanması var ve ben ve bebeğim farklı taraflardayız. | Open Subtitles | قد يصبح الوضع صراعات عرقية و أنا والطفل في جبهتين مختلفتين |
Azınlıktaki birkaç ırk haklarını kaybetmiş ne yazar? | Open Subtitles | وما هو الفرق الذي سيحدث إذا ما فقدت بضعة أقليات عرقية حقوقها؟ |
İlk kokoin yasağı da benzer yolla yapıldı. Zenciler, güney toplumunda ırkçı korkuyla beyaz toz koklayıp olduğu yeri unutuyordu. | TED | وصدر أيضاً قانون حظرالكوكايين بدافع مخاوف عرقية من السود الذين يشتمون بودرة الكوكايين متناسيين مكانهم الملائم لهم في المجتمع الجنوبي. |
Buna Afrika demeyin. Bunu ırksal bir durum olarak göstermeyin. | TED | لا تعبروا هذه المشكلة مشكلة افريقيا او مسألة عرقية |
Charles Manson'ın müritlerinden beyazları öldürerek ırklar arası bir savaş başlatamalarını istediği iddia edilir. | Open Subtitles | انه امر تابعيه بقتل البيض من اجل اشعال حرب عرقية |
Buralarda ırkçılık var. Açlık var. - Yeter bu saçmal... | Open Subtitles | هنا تماماً, يوجد عندنا إضطرابات عرقية, أناس من دون طعام |
Soykırım bir ırkın ya da politik, dini veya etnik bir grubun sistemli bir şekilde ve kasıtlı olarak yok edilmesidir. | TED | التطهير العرقي هو تدمير متعمد ومنظم لمجموعة سياسية أو دينية أو عرقية. |
Gördüğünüz gibi, Yorubalar Nijerya'nın güneybatısında yer alan bir etnik topluluk ve ben her zaman bu hikâyelere hayrandım. | TED | كما ترون، اليوروباس هم مجموعة عرقية من الجزء الجنوبي الغربي من نيجيريا، ولطالما كنتُ مذهولاً بتلك القصص، |
Yine umuyorum ki Nijerya'da 350 etnik gtup ve dil var, bu grupların sadece birinden bir ressamım. | TED | وأرغب بان يعرف الناس بأنه في نيجيريا، لدينا أكثر من 350 مجموعة عرقية ولغة، وأنا مجرد فنان واحد منهم. |
Himba, Namibya'daki 29 etnik gruptan bir tanesi. | TED | وقبيلة الهيمبا هي أحد 29 مجموعة عرقية في ناميبيا. |
1914'e gelindiğinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun her bölgesinde etnik huzursuzluk hakimdi. | Open Subtitles | وبحلول عام 1914، حدثت اضطرابات عرقية في كل أرجاء الإمبراطورية تقريباً |
Sıkıntı veren, ırk olmadıkça, ırkla ilgili bir şey değil. | Open Subtitles | ليست مسألة عرقية إلا إن كانت السخافة عرق |
çünkü bu sik kafalılar büyük ırk savaşına hazırlanıyor. | Open Subtitles | لأن قضيبه في دماغه يتحضر لحرب عرقية كبرى |
1969'da Charles Manson, Tate ve LaBianca cinayetleriyle siyahlar ve beyazlar arasında ırk savaşı başlatmayı umup buna da Helter Skelter demişti. | Open Subtitles | في 1969 تشارلز مانسون نظم جرائم قتل تيتا لا بيانكا على امل ان يخلق حربا عرقية بين البيض و السود |
Tutuklandığında yanında o kitap da vardı. Yapmaya çalıştığı şey bir ırk savaşı başlatmaktı. | Open Subtitles | كان يحمل معه الكتاب حين ألُقي ّعليه القبض ما كان يحاول فعله هو إشعال حرب عرقية |
Hayır, yatırımcımın bilmesi gereken şey ırk savaşını başlatmak için ne tür sağlam adımlar atacağınız. | Open Subtitles | كلا ، كلا ، ما يود مستثمري معرفته ، هو ، ما هي الخطوات الفعلية التي تتخذها لإستهلال حرب عرقية |
Astsubay Berkley, Astsubay Fisher'a ırkçı sözler söylediniz mi? | Open Subtitles | ضابط الصف بيركلي،هل جَعلتَ أيّ ملاحظات عرقية إلى الضابطِ فيشر؟ |
Hayır, hayır, hayır, ben ırksal sözler söyledim, ırkçı sözler değil | Open Subtitles | كلا ، كلا ، كلا ، إنني أقول . أموراً عرقية ، لا عنصرية |
Belediye başkanı, zedelenmiş imajına zarar verecek ırkçı isyanları istemedi. | Open Subtitles | لم يرد العمدة أن توسخ أعمال شغب عرقية صورة المدينة التي نظفها مؤخراً |
Bir diğer ırksal savaş, daha fazla yer değiştirme sürülen yığınlar, zorunlu göçler. | Open Subtitles | حرب عرقية جديدة المزيد من المهجرين قسراً ترحيل جماعى هجرة إجبارية |
Sevgili beyaz ırk, siyah vibratör ile ırklar arası ilişkiye girmiş sayılmazsınız. | Open Subtitles | أيها البيض الأعزاء، حيازة أداة جنسية سوداء لا تُعتبر علاقة عرقية. |
Buralarda ırkçılık var. Açlık var. - Yeter bu saçmal... | Open Subtitles | هنا تماماً, يوجد عندنا إضطرابات عرقية, أناس من دون طعام |
Dallas Birliği başkanı bile gergin. lrkçı çatışmadan korkuyor. | Open Subtitles | حتى عمدة (دالاس) قلق و خائف من حدوق اعمال شغب عرقية |