Eğitime karşı beşeri ilimleri, beden eğitimini, sanat dallarını da kapsayan geniş bir yaklaşımları var. | TED | لديهم نهج عريض جداً للتعليم يشمل العلوم الإنسانية والتربية البدنية والفنون. |
Kimisi çok ince, kimisi geniş, kimisinin köşeleri gölgeli. | TED | بعضها رفيعة جدا، وبعضها عريض بعضها مظلل عند الحواف |
güney Afrika'da bunun nedenlerinden biri, maliyetdir, geniş bant bağlantısına sahip olmak ayda 100 dolara mal olur. | TED | وأحد الأسباب كان, انه في جنوب افريقيا, يكلف الحصول على نطاق عريض للانترنت 100 دولار شهريا. |
Her birinin romantik bir ilişkisi var ve her biri geniş bir arkadaş repertuvarına sahip. | TED | كل واحد منهم لديه علاقة عاطفية و كلا منهم لديه عدد عريض من الأصدقاء. |
Buraya doğru gelen kocaman bir popo görürsen kız gibi çığlık at. | Open Subtitles | إذا رأيتَ عفريتاً عريض المنكبين قادم من تلك الناحية، فاصرخ مثل الفتاة |
Evet, uzun, geniş bir entari var semada, biliyorum. | TED | حسناً .. هنالك حبل عريض طويل في الجنة .. أعرفه |
Şu eski şarkıyı söyleyin benimle. Ben şurayı söyleyeceğim: Evet, uzun, geniş bir entari var semada, biliyorum. | TED | حاولوا أن تغنوا هذه الأغنية معي . أنا أغني : حسناً .. هنالك حبل عريض طويل في الجنة .. أعرفه |
Evet, uzun, geniş bir entari var semada, biliyorum. | TED | حسناً .. هنالك حبل عريض طويل في الجنة .. أعرفه |
Televizyon ve radyodan geniş kitlelere sesleniyorsunuz. | Open Subtitles | كونك واعظاً، أنت تتكلم إلى جمهور عريض من المستمعين أعني، بأنك تعظ في التلفاز و في برنامجك الديني الإذاعي القديم أجل |
İdam mahkumunu bir tezgaha yerleştiriyorlar, ve geniş bir bıçak, giyotin diyorlar, ağırlığı ve kuvveti ile aşağı iniyor. | Open Subtitles | يضعون الرجل على إطار خشبي ثم سكين عريض يسمونه مقصلة تسقط بقوة وزنها |
Her yeri araştıran, geniş bir tarayıcımız var ve bütün frekansları gözetliyoruz. | Open Subtitles | لدينا نطاق عريض وحراس فى كل مكان ونحن نراقب كل تردد |
Anlaşılan geri tepti. geniş başarı. | Open Subtitles | حسناً, لكنت أقول إن هذا جاء بنتائج سلبية وقت عريض |
- Buradan bir gün uzaklıkta bir nehir var geniş, rahat her türlü lav akışından koruma sağlayacaktır. | Open Subtitles | يوجد نهر عريض وهادئ على مسيرة يوم من هنا سيؤمّن لنا الحماية من الحمم |
Kırmızı uluyanlar vejetaryendir ve hemen yanı başlarındaki orman ve bataklıktaki geniş meyve ve yaprak seçeneklerin birini tercih edebilirler. | Open Subtitles | أغلاط الفاحشة الحمراء نباتيين وبكلتا الغابة والمستنقع على عتبتِهم , هم يُمْكِنُ أَنْ يَختاروا مِنْ إختيار عريض مِنْ الثمارِ والأوراقِ. |
Tamam, şimdi çift dikiş koşusu, geniş üçgeni oynayacağız. Anladınız mı? | Open Subtitles | حسنا، سنقوم بشكل ثنائي داخل مثلث عريض ، اتفقنا؟ |
Ve onları sonsuza dek ayırmak için gökyüzünden geniş bir nehirle böler. | Open Subtitles | لذا،هي تقطع نهر عريض في السماء لتفصلهم عن بعض للأبد. |
kocaman geniş omuzların var... tüm o kocaman keresteleri taşıdığın için. | Open Subtitles | وستكون عريض المنكبين من حمل الأخشاب الثقيلة |
Sloane'unki gibi özel koleksiyonlar artık çok daha geniş bir kitle tarafından görülebilecekti. | Open Subtitles | المجموعات الخاصة مثل مجموعة سلون يمكن أن يراها الآن جمهور عريض |
Artık işsizlerle çalışanları birbirinden ayıran kocaman bir uçurum tarafından bölünmüş bir ulusuz. | Open Subtitles | نحن الآن أمة واحدة منقسمة, مع خليج عريض يقسم الموظفين عن غير الموظفين |
Tüm bu yildizlari ayni anda ölçecek çok yüksek pikselli teleskobunuza genis bir alan yaratabilirsiniz ve sonra gezegenin neyle kesistigini görmek için her yildizi izleyebilirsiniz. | Open Subtitles | تستطيع بناء حقل عريض لتلسكوبك مع عدد هائل من البكسل "pixels" لحساب كب تلك النجوم معا, |
Kral Arthur ve şövalyeleri tarafından mı saldırıya uğramış? 65 milimetre bir kılıç için çok Kalın. | Open Subtitles | خمس وستون ميليمتر عريض جدا على سيف |