kemiklerini bir araya getirirken onun kokusundan hoşlanacaksın. | Open Subtitles | عندما يُعيد جمع عظامك باكملها معاً سوف تروقُ لكَ رائحته |
Geldiğin yerden geri dön yoksa kemiklerini kırarım. | Open Subtitles | اغرب عن وجهي هذه الساعة وإلا كسرت لك عظامك |
kemiklerin iliksiz ve kanın soğuk senin. | Open Subtitles | ابتعد واغرب عن وجهى عظامك بلا نخاع ودمك بارد |
Söyle neden yırttı kefenini ölüm sandığındaki mübarek kemiklerin? | Open Subtitles | ولا تدعني انفجر بجهلي خبرني لماذا عظامك المستقرة باكفانها عند موتك فلماذا قبرك |
vücudunu ve kanını en ufak kemiklerine kadar kontrol altinda tutmalısın. | Open Subtitles | تحتاج أن تسيطر على لحمك ودمّك، وكلّ قطعة صغيرة من عظامك. |
Kemiklerinin üstünde et yok. | Open Subtitles | هل رأيت حالتك؟ لم يعد هناك لحم باق على عظامك |
Evet, ama parmağını sürmeden kemik kırabiliyorsa, başbakan gerçekten büyük tehlikede demektir. | Open Subtitles | نعم، لكن لو بإمكانه كسر عظامك بدون لمسك فرئيس الوزراء بخطر حقيقي |
Kollarınızın kemiklerinizi kırmadan onun bedenini yakalayacak kadar güçlü olması fark etmez. | TED | لا يهم ان كانت ذراعيك تمتلكان قوة لالتقاط جسدها من دون ان تكسر عظامك |
Çünkü seni kahvaltı niyetine yer ve kemiklerini tükürür, ortalık resmen batar. | Open Subtitles | لأنها ستتناولك على الإفطار و ستبصق عظامك |
Saatte bir kusmayı damarlarının kapkara olmasını kemiklerini napalmden yapılmış gibi hissetmeyi dert etmezsen keyfine doyum olmaz. | Open Subtitles | ترى شرايينك تتحول للون الأسود تحس أن عظامك من النابالم |
Defol evlat, ekmek yapmak için kemiklerini un ufak etmeden. | Open Subtitles | ابتعد يافتى قبل أن أطحن عظامك لأصنع خبزي |
Tembel kemiklerini yatağından kaldırmazsan, antrenmana sensiz gidecek olan baban. | Open Subtitles | أب سوف يغادر بدونك اذا لم تجر عظامك الكسوله من على السرير |
Damarlarını emecekler kemiklerini parçalayıp iliğini kurutacaklar. | Open Subtitles | سيمتصون أوردتكَ يفتحون عظامك ويلعقون النخاع |
Elini içinden çıkartırız, üstüne sirke döker sodyum hidroksitin kemiklerini eritmediğini ümit ederiz. | Open Subtitles | حتى أقرر أننا تعادلنا ثم نخرج اليد ونسكب الخل على أمل أنها لا تأكل عظامك |
Onun açlığını hissettin, ...onun donduran nefesiyle kemiklerin titredi. | Open Subtitles | أحسست جوعه، أحسّ عظامك هزّت بنفسه المجمّد. |
Bütün kemiklerin kırıldıktan sonra saygınlığı ne yapacaksın? | Open Subtitles | وعندما تصبح كلّ عظامك مكسورة ماذا ستعمل بكرامتك؟ |
Eğer emrettiğim işi savsaklar ya da gönülsüz yapacak olursan, öyle bir işkence yaparım ki sana, kemiklerin sızlar, vahşi hayvanlar böğürtünden titrer. | Open Subtitles | إذا تجاهلت أمري و لم تنفذه سأنزل بك التشنجات حتى تكسر عظامك كلها و ترتجف الضواري من نعيبك المشؤوم |
Seni parçalara ayırdığında, bunu kemiklerine yazarız. | Open Subtitles | سوف نكتب ذلك على عظامك عندما نحولك إلى أشلاء |
Damarların patlamadan önce Kemiklerinin kırıldığını duyarsın. | Open Subtitles | تسمع عظامك تنكسر قبل أن تنفجر عروقك |
Yoksa kemik iliği kremanı pipetle yemek zorunda kalırsın. | Open Subtitles | والا سأجعلك تتناول . كسترد نخاع عظامك من خلال القصبه |
Pek de iyi değil. Veya kemiklerinizi bir arada tutmak için bir plakaya ihtiyacınız olduğunda sadece plakayı yerinde tutmak için sağlıklı kemiği delmeniz gerekiyor. | TED | أو إذا كنت بحاجة إلى شريحة لتمسك عظامك معًا، انظروا إلى مقدار العظم الصحي الذي علينا ثقبه فقط لنثبت الشريحة في مكانها. |
Düşsen, kemiğin kırıIsa, gidersin. Kimse dönüp cesedine bakmaz. | Open Subtitles | إذا تخطيت ستتكسر عظامك و لن يلتقط أحدٌ أشلاءك |
O yaşIı kemikler bize engel olacak. | Open Subtitles | فلا نريد عظامك العجوز أن تعطلنا |
Bacaklarından vazgeç, cinsiyetinden vazgeç, saçından, kanından, organlarından, kemiklerinden. | Open Subtitles | سلّم ساقيك, سلّم جنسك شعرك, دمائك, أعضائك, عظامك |
Laboratuvarında kalırsın ve kemiklerinle oynarsın bunların hepsi güzel şeyler. | Open Subtitles | يمكنك البقاء في المختبر واللعب مع عظامك وجميع اغراضك الجيده |
Bulantınız ve başağrınız olabilir, kaslarınız kasılıyormuş gibi hissedebilirsiniz ve kemikleriniz gerçekten kırılıyormuş gibi hissedersiniz. | TED | من الممكن أن تصاب بالغثيان والصداع ومن الممكن أن تشعر بأن عضلاتك تتقلَّص وبإمكانك أن تشعر حقًا وكأن عظامك تتكسر. |