Birinin elini sıktığınızda çok dikkatli olmanız gerekirdi, böylece kemiklerini kırmaz veya kucakladığınız herkesi ezmezdiniz. | TED | يجدر عليك توخي الحذر عندما تصافح يد احد الاشخاص حتى لا تكسر عظامهم أو تحطم جميع الذي تعانقهم |
Onları ya da kemiklerini bulacağım ama onları kaybetmeyeceğim. | Open Subtitles | سوف أعثر عليهم ، أو سأعثر على عظامهم ولكن لا أريد أن أفقدهم. |
Çiftçilere göz açtırmıyorlar. Onların kemiklerini kırıyor ve fazlası için dönüyorlar. | Open Subtitles | أنهم يكسرون أيادي وأرجل المزارعين، ويحطَمون عظامهم |
Bitirdikten sonra da, kemiklerinden aletler yapacağım. | Open Subtitles | وبعد الانتهاء منهم سأصنع الأدوات من عظامهم |
Size, çocuklarımın çadırın içinde, göbekleri şişmiş, bir deri bir kemik kalmış hallerini anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصف لكم حالهم و هم راقدون في الخيمة بينما تتقطع أحشاؤهم من الجوع و الجلد يكسو عظامهم بالكاد |
İnsanın ettiği kötülük yaşar ardından, iyilikleriyse toprağa girer kemikleriyle. | Open Subtitles | ما يرتكبه الناس من شر في حياتهم يبقى بعدهم، وأما الخير فغالباً يدفن مع عظامهم.. |
Tamam, diyorum ki, büyülü iksirimizi toz tutmuş kemiklerine dökelim ve o aşağılık kıçlarını yok edelim. | Open Subtitles | حسنا، أنا أقول أننا اخماد عظامهم المتربة مع جرعة سحرية لدينا وهزيمة حميرهم آسف. |
Bunu gözlerimin önünde öldürüp kemiklerini toprağa gömdüğün şövalyelere anlat. | Open Subtitles | قُل ذلك لفرسانك أنك قتلتهم قبل ذلك أمام عينى الذين حرقت عظامهم بهذه الأرض |
Pes edenleri çiğ çiğ yer, kemiklerini tükürürüm. | Open Subtitles | إنى أفطر بالإنهزاميين و أبصق عظامهم خارجا |
Hiç ruhlarının gerçekten karşılaşabileceğini, ve beraber çalışıp, kemiklerini burada, bu fiziksel düzlemde bir araya getirebileceğimizi düşündünüz mü? | Open Subtitles | ألا تعتقدين بأن أرواحهم في الحقيقة إجتمعت والعمل على أن تصبح عظامهم سوية هنا على الطائرةِ الطبيعيةِ؟ |
Yüzleri lapa gibi olana kadar kemiklerini kırdık. | Open Subtitles | لقد كسرنا عظامهم حتى هشّمنا وجوههم تماماً. |
İyi bilinir ki... bazı epilepsi hastaları nöbet sırasında kemiklerini kırarlar. Bu bir gerçek. | Open Subtitles | نحن نعلم جيداً أن بعض مرضى الصرع يكسرون عظامهم أثناء النوبات, هذه حقيقة علمية |
kemiklerini kırmışlardı bu bir linçti. | Open Subtitles | لقد كسروا عظامهم. كان ذلك اعداماً وحشياً |
Rehineler direniş gösterdi ve birkaç kemiklerini kırmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | الرهينتان قاوما، فكسرنا بضعةً من عظامهم. |
Bana bu beyinsizleri getir, kemiklerini öğütüp... | Open Subtitles | احضر لي أولئك الحمقى الأوغاد وسأحطم عظامهم لكي أجعل |
Kazığın üstünde orada etleri kemiklerinden yakılarak ayrılacak. | Open Subtitles | بالمناسبة... يجبُ أن يكون لحمهم مفحماً عن عظامهم |
Ve etleri mekanik bir şekilde kemiklerinden ayrılıyorlar. | Open Subtitles | ثم يتم فصل لحومهم بالآلات عن عظامهم |
- kemiklerinden yapılan sarayda yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت تعيش في قصر بنيت مع عظامهم. |
Size, çocuklarımın çadırın içinde, göbekleri şişmiş, bir deri bir kemik kalmış hallerini anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصف لكم حالهم و هم راقدون في الخيمة بينما تتقطع أحشاؤهم من الجوع و الجلد يكسو عظامهم بالكاد |
Onların fosil kemik ve kalıntıları sayesinde bilim adamları zamanda seyahat etmenin nasıl olabileceğini. resmedebiliyorlar. | Open Subtitles | مع متحجراتهم وبقايا عظامهم كدليل تمكن العلماء من بناء تصور عما سيكون عليه الأمر لو سافرنا بالزمن للماضي |
Cadılar onların kemikleriyle büyü yapar toprağı çoraklaştırırlar. | Open Subtitles | تستعمل الساحرات عظامهم لعمل تعاويذ السحر واللعنات وتبوير الأرض |
kemiklerine bakıp size nasıl yürüdüklerini, nerelerini incittiklerini söyleyebilirim. | Open Subtitles | أستطيع ان انظر إلى عظامهم و اخبرك بطريقة مشيتهم و أين جُرحوا |
Evet, çok dikkatli olmalısın, çünkü onların küçük kemikleri çok kırılgan. | Open Subtitles | نعم.انت.انت يجب ان تكون دقيق جدا لان عظامهم الصغيرة هشة جداً |
Bu eski insanları neyin öldürdüğünü bilmenin kesin bir yolu yok ancak kemiklerinin çok tanıdık bir bakteri tarafından enfeksiyon kaptığını biliyoruz. | TED | ليس هناك طريقة حاسمة لمعرفة ماذا قتل هؤلاء القدامى، لكننا نعلم أن عظامهم مصابة بواسطة بكتيريا مألوفة جداً. |