| Pritchett ile yaptığın 8. madde anlaşmasını hepimiz biliyoruz. | Open Subtitles | جميعنا يعلم بإتفاقية الشعبة 8 التي عقدتها مع برتشيت |
| Şimdi, o Ambrose canisiyle yaptığın anlaşmayı unut, beni tedavi et ve tekrar işe koyulalım. | Open Subtitles | والآن انسى أية صفقة عقدتها مع هذا الرجل أمبروس عالجني , ولنعد إلى العمل |
| Deniz kuvvetleriyle yaptığın anlaşma da umurumda değil. | Open Subtitles | وأنا لا أهتم بتلك الصفقة العينة التي عقدتها مع الهيئة |
| Niye Shaunessy ile yaptığım anlaşmayı yayınlamadın? | Open Subtitles | لماذا لم تنشر القصة التي أعطيتك إياها بشأن الصفقة التي عقدتها مع شونسي؟ |
| Seni çıkarabilmek için yaptığım anlaşmanın şartlarından biriydi. | Open Subtitles | لقد كنتِ جزءاُ من صفقةٍ عقدتها معهم ليطلقون سراحكِ |
| Bize, ilk silah satışlarından biri olan Yakuza'ya yaptığın satışı anlatmıştın, hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر عندما أخبرتنا عن واحدة من أول صفقات الأسلحة التي عقدتها مع الـ"ياكوزا"؟ |
| Ve yaptığın bir anlaşma yüzünden öldüyse eğer bunun öcünü alırım. | Open Subtitles | ولو مات بسبب صفقة عقدتها أنت، فسوف تتم معاقبتك |
| Bir de yaptığın bahislerin üzerinde yer alan CDO'lar var. | Open Subtitles | ومن ثم هناك أذونات معدّة على عكس الرهانات التي عقدتها مع المبادلات |
| Bunu sen onayladın. yaptığın anlaşma bu. | Open Subtitles | .هذا ما إتفقتَ عليه .هذه الصفقة التي عقدتها |
| O çalıntı elmaslarla ilgili yaptığın anlaşmayı biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم بشأن الصفقة التي عقدتها مقابل هذه الألماسات |
| Jess Smith'le yaptığın anlaşmadan söz ediyorsan, ikimize de yardım ediyordum diyelim. | Open Subtitles | إذا كنت تتحدث عن صفقة عقدتها مع "جيس سميث" فدعنا نقول أنني كنت أساعد كلانا. |
| Peki ya onunla yaptığın anlaşma? | Open Subtitles | ماذا عن الصفقة التي عقدتها معها؟ |
| Yoksa bu da Let's'le yaptığın sponsorluk anlaşmasına mı dönecek? | Open Subtitles | أو سيكون هذا الأمر كصفقة الرعاية التي عقدتها مع رقائق بطاطس "ليتس" ؟ |
| - Özgürlüğün için yaptığın anlaşma. | Open Subtitles | الصفقة التي عقدتها في مقابل حريتك |
| Sam' i kurtarmak için yaptığın anlaşma bir çoğu senle alay etti aptal ve zayıf olduğunu düşündü. | Open Subtitles | (هذه الصفقة التي عقدتها لانقاذ (سام , الكثير من الآخرين قد يستهزأون بك يظنون ان هذا ضعفاً و غباءاً |
| Baş komiserle yaptığın istediğin davayı alma anlaşması. | Open Subtitles | الصفقة التي عقدتها مع المشرفة حيث يمكنك تولي أي قضية تريد... . |
| yaptığım anlaşmanın bir şartı da bu. Seninle bir daha konuşamam. | Open Subtitles | إنه شرط من الصفقة الذي عقدتها لا يمكنني التحدث إليك أبدا ثانية |
| Meclisde bir sandalyeyi sağlama almak için yaptığım arazi anlaşmaları neredeyse bitti. | Open Subtitles | حسناً,صفقة الأرض التي عقدتها لأؤمن مكاناً في المجلس شارفت على الأنتهاء |
| yaptığım anlaşmaların yarısı Taco Cabeza'da gerçekleşti. | Open Subtitles | نصف الصفقات التي عقدتها كانت هناك؟ |
| Sen şimdiye kadar yaptığım en kötü anlaşma sendin. | Open Subtitles | أنت أسوأ صفقة قد عقدتها على الإطلاق. |
| Ama seninle yaptığım anlaşma gerçekleşecek. | Open Subtitles | لكن الصفقة التي عقدتها معك يجب أن تتم |