Geçen sene kötü bir kabakulak geçirdim ve kısır oldum. | Open Subtitles | كان لدي مرض ابو كعب العام الماضي لذلك انا عقيم |
Eski evrim soğuk, kısır, etkili, tamam mı? | Open Subtitles | الإرتقاء القديم بارد إنه عقيم. إنه فعال, حسنا؟ |
Elinde olumsuz gebelik sonuçları tutan ağlamaklı, kısır bir kadın gibi. | Open Subtitles | كإمرأة عقيم تجهش بالبكاء وفي يدها إختبار الحمل بنتيجة سلبية |
Aşağıdakiler bayağı bir iş görmüyor, çok kısırım. | Open Subtitles | على أي حال، وقت فراغ كبير هناك مثل، عقيم للغاية |
Ben kısırım, anne. | Open Subtitles | أنا عقيم يا أمي |
Matematik yararsız, boşuna uğraş. | Open Subtitles | الرياضيات لافائدة منها اذا كانت مبنية على شيء عقيم |
O kısır, hasta. Doğurganlığını yitirdi. | Open Subtitles | إنها عقيم ، محبطة ، ولا تستطيع أن تعبر عن ما بداخلها |
Patrick gay bu yüzden bir ilişkileri olamaz ama Martin kısır ise elimizdeki babalık testine göre Julie, Patrick'ten donör olmasını istemiş olabilir. | Open Subtitles | باتريك شاذ لذا ليسوا عاشقين لكن لو مارتن عقيم ربما طلبت جولى من باتريك التبرع واختبار الأبوة كذلك |
Biliyorum, ve çocuğu olmamasının tek sebebi karısının tüp bağlatmış olması olan bir hastaya kısır olduğunu söylemeyeceğim. | Open Subtitles | إنّني أعلم, وسوف لن أخبر مريض أنّه عقيم عندما أعرف حقيقة أنّ السبب الوحيد لعدم تمكّنه من أنْ يُرزق بأطفال لأنّ |
Senin kısır olduğunu nasıl bilebilirler, Calvin? | Open Subtitles | كيف من شأنهم أن يعرفوا أنك عقيم يا كالفين؟ |
Hidrokarbonlar, organik madde, evet ama hayat yok. kısır. Aynı şeyi Mann'inkinde de bulacağız. | Open Subtitles | وجود الهايدروكاربون، المواد العضوية، لكن لا وجود للحياة، إنه كوكب عقيم. |
Hidrokarbon var, organikler var ama yaşam yok. kısır. - Mann'inkinde de aynı şeyle karşılaşacağız. | Open Subtitles | صحيح أنّه يحوي الهيدروكربون وعناصر حيويّة لكنْ لا حياة فيه، إنّه عقيم |
Ama o da kısır. Bir mucize olsun diye mi dua ediyorsun? | Open Subtitles | وهى عقيم كالحجر هل ستصلّى لحدوث معجزة؟ |
Bu çok üzücü çünkü sen kısır bir kadınsın. | Open Subtitles | وهذا محزن . لأن لأنكِ عقيم بائسة |
Tek bir erkeğiniz olsaydı? Üstelik adam kısır. | Open Subtitles | ولديكم رجل واحد لتعملوا معه و هو عقيم |
- Ona gerçeği, kısır olduğumu söyle. | Open Subtitles | أخبره أنّني عقيم. قل له الحقيقة. |
Jonathan, ben kısırım. | Open Subtitles | جوناثن ، انا عقيم |
Marangozum ve kısırım. | Open Subtitles | أنا نجار و عقيم |
Carol, kısırım. | Open Subtitles | كارول , انا عقيم |
boşuna. Boşu boşuna. Timsahlar hala gelmedi. | Open Subtitles | إنه جهد عقيم، عقيم تمامًا، فالتماسيح لم تظهر |
Oteldeki adam benimkilerden biriydi. Ve kısırdı. | Open Subtitles | صاحب الحانة كان أحد ضحاياكي ولكنه كان عقيم |
Ama hala kısırsın değil mi? | Open Subtitles | ولكنك مازلت عقيم ، اليس كذلك ؟ |
Bence tırtışmalı bir durum, tırt tırt konuşmanın mânası yok, bu yüzden "tırtışmalı" bir durum. | Open Subtitles | "لا، أعتقد أنّها "عقيم أي لا جدوى من الحديث عنه "فهو "عقيم |