| Darren'la ilişkimi sordular. | Open Subtitles | كانوا يريدون معرفة علاقتي مع دارين. |
| İnternetle olan ilişkim bana klişe bir korku filminin kurgusunu hatırlatıyor. | TED | تذكرني علاقتي مع الإنترنت بالمشهد في الفيلم المرعب النمطي. |
| Evliliğime burnunu soktun, Glee kulübünü terörize ettin Emma ile olan ilişkimi hala baltalamaya devam ediyorsun. | Open Subtitles | لقد تدخلتي في زواجي كنتي تروعين نادي غلي استمريتي في تخريب علاقتي مع إيما |
| Sen de Pierce'la ilişkim hakkında yorum yaparak haddini aşıyorsun. | Open Subtitles | وكنت سيلة للخروج من خط، تعليقا على علاقتي مع بيرس. |
| Seni tanımıyorum, ama Kate ile ilişkim hakkında bir şey bilmiyorsun. | Open Subtitles | انا لا اعرفك و انت لا تعرف اي شيء عن علاقتي مع كيت |
| Hem hala Anne ile ilişkimi sürdürmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | كما أنني مازلت احاول أن اصلح علاقتي مع آني |
| Bak, tek söyleyebileceğim, Dave'le aramız iyi ve mezuniyet Kral ve Kraliçesi kampanyamız için çok heyecanlıyız. | Open Subtitles | كل ما يمكنني أن أقوله هو أن علاقتي مع كارفوسكي أصبحت أقوى ونحن متحمسان بشأن حملتنا لملك و ملكة حفل السنة |
| Hayır, sen Janice'den ayrılacaksın, ben de Tony'den. | Open Subtitles | انت تنهي علاقتك بجانيس وأنا سأنهي علاقتي مع توني |
| Bebeğimle sonunda ayrıldık. | Open Subtitles | أخيراً إنتهت علاقتي مع بوو التي لعقتها |
| Sam'la ilişkimiz seninkini hep gölgede bırakır. | Open Subtitles | علاقتي مع سام ستتفوق على علاقتك به |
| Edgar ve benim ilişkim bitti. | Open Subtitles | انتهت علاقتي مع إدغار |
| Evet. Evet, Sage'in gösterinde olması Steven'la aramdaki ilişkiyi kurtarıcak. | Open Subtitles | نعم, نعم, وضع (سايج) داخل عرضك سينقذ علاقتي مع ستيفن |
| Foreman'la ilişkimi kurtarmaya mı çalışıyorsun? Kesinlikle hayır. | Open Subtitles | هل أنتَ هنا لتحاول إنقاذ علاقتي مع (فورمان)؟ |
| Foreman'la ilişkimi kurtarmaya mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل أنتَ هنا لتحاول إنقاذ علاقتي مع (فورمان)؟ |
| Bir şey diyeyim mi, annesiyle olan ilişkim buna değmez. Hey, dur bir dakika. | Open Subtitles | سأخبرك شيئاً علاقتي مع والدته لا تستحق هذا |
| işim, kariyerim, ve belki de kız arkadaşımla olan ilişkim bile | Open Subtitles | عملي، حياتي المهنية، صديقتي ربما علاقتي مع صديقتي |
| Bunların arasında Jenny ile olan ilişkimi baltalamak istedin. | Open Subtitles | من بين أمور أخرى حاولت تخريب علاقتي مع جيني |
| Sen ne cüretle torunum ile olan ilişkimi baltalamaya çalışırsın? | Open Subtitles | كيف تجروء على تشويه علاقتي مع حفيدي ? |
| Başkan'la ilişkim soruşturmanızın bir parçası mı? | Open Subtitles | هل علاقتي مع الرئيسَ جزء من تحقيقك؟ |
| Kardeşin ile ilişkim karışık bir hal almıştı ve kardeşinle yattım. | Open Subtitles | علاقتي مع روشيل كانت غير واضِحه وأنا كُنتُ صديق حميم مع أختكِ |
| Bir de sanırım Otto Bellman ile ilişkimi kıskanıyordu. | Open Subtitles | وايضا,اعتقد انه غيور جدا بشأن علاقتي مع سالفك اوتو بيلمان |
| Bayan Perkins, Chris Traeger Ben Wyatt'le ilişkimin ne zaman başladığını sorguladı. | Open Subtitles | آنسه ، بيركنس كريس تريغر ، أستجوب متى علاقتي مع ، بينّ وايت بدأت |
| Hala , Caroline'den ayrlmayı ve Anna'nın bir gün bana geri döneceğini umuyordum. | Open Subtitles | كنت لاازال في داخلي آمل بأن علاقتي مع كارولين ستنتهي في اخر الامر وستعود علاقتي مع آنــا |
| Bebeğimle sonunda ayrıldık. | Open Subtitles | أخيراً إنتهت علاقتي مع بوو التي لعقتها |
| Çocuklar, Don'la ilişkimiz ciddi. | Open Subtitles | يا رفاق ، علاقتي مع (دون) جديّة |
| Edgar ve benim ilişkim bitti. | Open Subtitles | انتهت علاقتي مع إدغار |
| Brandi, Carson'la aramdaki ilişkiyi her zaman kıskanmıştır. | Open Subtitles | (براندي) كانت تغار دوماً من علاقتي مع (كارسون) |
| Benim Sean'la olan ilişkimin sizinkiyle aynı olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن علاقتي مع شون هو نفس العلاقة مع راي راي. |