Bu yüzden buradayım; yapılabilecek en iyi şekilde yapmaya çalışmak için. | TED | لهذا السبب أنا هنا، في محاولة للقيام بذلك على أفضل وجه ممكن. |
Hepimiz aynı takımdayız. Sen yeteneklisin, ben de onu en iyi şekilde kullandım. | Open Subtitles | نحن في خندق واحد, أنت لديك الموهبة و أنا قمت باستغلالها على أفضل وجه |
Ve giderek ona en iyi şekilde hizmet edeceğim. | Open Subtitles | و سأخدمها على أفضل وجه بالرحيل |
"...o da, herkesin bulunduğu durumdan en iyi şekilde faydalanma özgürlüğüdür." | Open Subtitles | ليستغل الموقف الذى هو فيه على أفضل وجه |
Zoey ve sen bunu en iyi şekilde değerlendirmelisiniz. | Open Subtitles | أنتَ و (زوي) عليكما اغتنامها على أفضل وجه |