Her şeyden önce, bazı insanlar bunun düşüncesiyle bile sarsılıyorlar. Ya evrim gerçekliğin tarafını tutmuyorsa? Demek istediğim, bu durum bütün çabalarımızı sarsmaz mı, tüm gerçeği düşünebildiğimizi düşünme yeteneğimizi ve düşünürsek muhtemelen senin kendi kuramını da? | TED | ما أقصد هو إن البعض سيكون مكتئبا كثيرا حول فكرة إن التطور لا يحابي الواقع أعني ألا يعني ذلك تلغيم جميع محاولاتنا هنا كل قدرتنا على التفكير بأننا نفكر الحقيقة وممكن حتى نظرياتكم الخاصة إن فهمتم هذا؟ |
Bu yalnızca size bir sürü para kaybettirecek çünkü poker bir olasılıklar ve kesinlikler oyunu ve bu yüzden kendinizi sayılar hâlinde düşünme konusunda eğitmelisiniz. | TED | لن يُسبّب ذلك سوى خسارة النقود، لأنّ البوكر لعبة إحتمالات ودقّة، ولذلك أنت بحاجةٍ إلى تعويد نفسك على التفكير بالأرقام. |
Eskiden senin tek arkadaşım olduğunu düşünürdüm sonra bazen sen beni çok incitirdin ve içimden ölmüş olmanı dilerdim. | Open Subtitles | اعتدت على التفكير فيك كصديقي الوحيد وأحيانا كنت تؤذيني بشدة في داخلي |
Kavgamızın üreticilerle olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | ..اعتدت على التفكير أن أن المعركة كانت مع أصحاب المزارع |
Yani, kendimizi bu tür durumlardan önce düşünmek için eğitmeliyiz. | TED | لذلك نحتاج لتدريب أنفسنا على التفكير المسبق فى مثل هذه المواقف |
Biliyorum evliliği düşünmek için çok genç olduğunuzu düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | أعلم أنكَ على الأرجح صغيرٌ جداً على التفكير بالزواج |
Takatimin tükendiği zamanlarda, seni düşünüp avundum. | Open Subtitles | مرت علىً اوقات لم اكن اتحمل فيها المزيد لقد اعتدت على التفكير فيكِ |
Soyutlama yaparak düşünmeyi bile başaramıyorsun. | Open Subtitles | أنت حتى غير قادر . على التفكير فى الأفكار التجريديه |
İkinizi bir arada hayal edemiyorum. | Open Subtitles | لا يُمكنني الإعتياد على التفكير بإنكما كنتما معاً. |
Böylece, "iç gözlem" sahibi oldular: Kendi düşünceleri hakkında düşünme yetisi. | TED | ومن خلال هذا الاعتراف، اكتسبوا قدرة التأمل الذاتي: القدرة على التفكير في أفكارهم الخاصة. |
Ama bir yerlerde çoğu biyolojik olarak düşünme ve davranma becerisini kaybetmiştir. | TED | ولكن على طول الطريق في مكان ما، فَقَدَ الكثير هذه القدرة على التفكير والتصرف بيولوجيا. |
Bugünün ortamında hayatta kalmak ve gelişmek için biyolojik olarak düşünme kabiliyetlerini yenilemelidirler. | TED | إنهم بحاجة الى تجديد قدرتهم على التفكير بيولوجيا من أجل البقاء والازدهار في بيئة اليوم. |
Farklı düşünmemizde bize yardım edecekler, çünkü farklı düşünme yaratılışın merkezidir, zenginlik ve yeni ekonominin de. | TED | وهي ستساعدنا على التفكير بطريقة مختلفة، لأن التفكير المختلف هو بمثابة المحرك للابتكار والثراء والاقتصاد الجديد. |
Eskiden bunu daha çok düşünürdüm ama belli bir yaşa geldiğinizde ne olduğunuzu anlıyorsunuz. | Open Subtitles | كما أنني اعتدت على .. التفكير أكثر.. و لكن .. |
Bunun ne kadar garip olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | وقد اعتدت على التفكير بمدى سوء وغرابة ذلك |
İnsanlar kendilerini düşünmek için çok yaralı ve korkmuş durumda. | Open Subtitles | الشعب مصابّ و خائفُ للغاية على التفكير بأنفسّهم. |
Hızlı düşünmek için eğitim aldın. | Open Subtitles | لقد تم تدريبك على التفكير السريع |
Eddie'ye komplo kuranları düşünüp durdum. | Open Subtitles | نظرة، لمن هو تأطير إدي، وأنا حصلت على التفكير. |
Sınav bir sihirbaz gibi düşünüp hareket etme yeteneğinizi sınıyor. | Open Subtitles | تجارب أختبار قدرتك على التفكير والتصرف مثل الساحر |
Mesela sanatçılar ömür boyu yalnızlığa mahkumdur, çünkü anlık hazzın ötesini düşünmeyi beceremezler. | Open Subtitles | مثل أن الفنانين هم محكوم عليهم بحياة تعتريها الوحدة لأنهم غير قادرين على التفكير أبعد من الإرضاء الغريزي |
Üç adımda düşünmeyi denedim. Geçen aralık ayında anladım. | Open Subtitles | لقد تدربت على التفكير في الـ 3 خطوات القادمة لقد توقعت حدوث هذا في شهر ديسمبر الفائـت |
İkinizi bir arada hayal edemiyorum. | Open Subtitles | لا يُمكنني الإعتياد على التفكير بإنكما كنتما معاً. |