Senin derslerinden birinde Duvardaki sinek olmayı çok isterdim. | Open Subtitles | أنا أَحبُّ أن أكُونَ ذبابة على الحائطِ في أحد صفوفك |
Duvardaki kafalara bak. | Open Subtitles | إنظر إلى الرؤوسِ على الحائطِ |
Bunları duvara yapıştırmak benim fikrimdi. Siz sevişirken biz sizi görebiliyorduk. | Open Subtitles | هى كَانَت فكرتَي لوَضْعه على الحائطِ لذا نحن يُمْكِنُ أَنْ نَراه كلما مارسنَا الجنس. |
Lobutların olduğu yerdeyim. Oyuncaklar duvara yığılmış. | Open Subtitles | أَعْبرُ عرضَ دبّوسِ البولنجَ حيث إنّ اللُعَبَ صَاعِدة على الحائطِ. |
Sağ duvarda olmalı... | Open Subtitles | إن كانت لا تزال هناك فستجدها على الحائطِ جهةَ اليمين |
Diğerine de "L'in yüzünün mükemmel kopyasını duvara çizer" yazdım. | Open Subtitles | و الآخر ، كتبتُ في مذكرة الموت أن يقومُ برسم وجه . إل على الحائطِ بإتقانٍ |
Karımı öldürdüğüm için hapse girmiş olsaydım duvara onun fotoğrafını asmazdım herhalde. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد أنا أَضِعُ صورتها على الحائطِ. النجاح الباهر. |
Bastonuyla duvara vururdu. | Open Subtitles | هي تَضْربُ بقصبِها على الحائطِ |
İyi de saat, onu bir kez duvara fırlattığım zaman susuyor. | Open Subtitles | لكن الساعةَ تَتوقّفُ عن الدَقّ عندما رميتة على الحائطِ... |
Beni duvara fırlattı. | Open Subtitles | كنت اصوب على الحائطِ. |
Oh, anladım. duvarda gözleri ve kulakları var. | Open Subtitles | لقد فعلتها، خدعت الرجل و وضعت عيونه وآذانه على الحائطِ |
Dışarıdaki duvarda da izlerini bırakmışsın. | Open Subtitles | وأيضاً قليلاً رسومات حبِّ على الحائطِ خارج. |
Çerçeveli resim ofisindeki duvarda... o mu? | Open Subtitles | الصورة على الحائطِ في مكتبِكِ، هَلْ هذه هى ؟ |