"على العيش" - Traduction Arabe en Turc

    • yaşamak için
        
    • yaşayabileceğiz
        
    • yerde oturuyordum
        
    • yaşamam
        
    • yaşamaya devam
        
    • yaşamaya mahkum
        
    Başkasının ödeyeceği bir motel odasında yaşamak için çok yaşlısın. Open Subtitles أنت كبير على العيش في شقة وشخص آخر يدفع لك
    Seninle yaşamak için eğer sabrın gerekmediğini sanıyorsan yanılıyorsun. Open Subtitles أتظن أني لستُ صابرة أشد الصبر على العيش معك؟
    New York'a varır varmaz, lezbiyen kolonisiyle yaşamak için kaçacağım. Open Subtitles حالما نصل الى نيويورك سوف أُقدِم على العيش مع جماعة شاذة.
    İstediğimiz ülkede yaşayabileceğiz, neresi olursa olsun. Open Subtitles سنكون قادرين على العيش في البلد أو أيّ مكان يحلو لنا.
    Eskiden buraya yakın bir yerde oturuyordum. Yogaya giderdik. Open Subtitles ...أعتدت على العيش قريباً ...أنا وأياها, نمارس اليوغا
    Çünkü kirli evde yaşamam. Tamam mı? Open Subtitles لأنني لستُ معتادة على العيش في منزل متسخ
    Firariler olarak vicdanınız rahat bir şekilde yaşamaya devam edebileceğiniz mi sanıyorsunuz? Open Subtitles هل تعتقدون أنكم ستكونوا قادرين على العيش مع أنفسكم كالهاربون؟
    Toplum dışı bir yaratık olarak bataklıklarda yaşamaya mahkum olacak. Open Subtitles سينبذ ويجبر على العيش كالنفايّة في البرّك والمستنقعات
    Geri kalan hayatımı yabancılar arasında ve 200 sene geçmişte yaşamak için kendimi alıştırmam mı gerekiyordu? Open Subtitles هل عليّ التأقلم على العيش بقيّة حياتي ، بين الغرباء و بزمنٍ يسبق عالمي بـمائتي عامٍ ؟
    İnsanları görülebilen bir dünyada yaşamak için eğitiyordum. Open Subtitles كنت أدرب المكفوفين على العيش في عالم المبصرين
    Hep, neden Wisteria Lane'de yaşamak için, o kadar ısrarcı olduğunu merak ettim. Open Subtitles دائماً كنت أتسائل، لماذا كنت مُصراً على العيش في جادة "ويستيريا".
    Çok da... Belirsizlikte yaşamak için çok da evhamlısın. Open Subtitles عصبية جداَ على العيش في الغموض
    Neden burada yaşamak için ısrar ettin? Open Subtitles لمَ أصرّيت على العيش هنا؟
    Wyonming de bir çiftliği olmasına rağmen, Brooklyn'de yaşamak için ısrar etti. Open Subtitles رغم أنّه يملك مزرعة في (وايومنغ)، فإنّه يُصرّ على العيش في (بروكلين) من أجل الأصالة.
    İstediğimiz ülkede yaşayabileceğiz, neresi olursa olsun. Open Subtitles سنكون قادرين على العيش في البلد أو أيّ مكان يحلو لنا.
    Sonsuza dek yaşayabileceğiz... Open Subtitles ! سنكون قادرين على العيش إلى الأبد قريباً
    Eskiden buraya yakın bir yerde oturuyordum. Yogaya giderdik. Open Subtitles ...أعتدت على العيش قريباً ...أنا وأياها, نمارس اليوغا
    Fakat onsuz ve sensiz yaşamam gerekiyorsa, başka bir nedene ihtiyacım var. Open Subtitles لكن إن كنت مجبرة على العيش دونها ودونك.
    Böyle yaşamaya devam edersek, her gün tırnaklarımız sökülüyormuş gibi aynı acıyı yaşayacağız. Open Subtitles كل يوم سوف يجعل منا نريد ان نمزق اظفارنا ان كان علينا ان نحافظ على العيش هكذا
    Ama, bu da bizi bu malikanenin tek bir kanadında yaşamaya mahkum etti. Open Subtitles اجبرتنا على العيش في جناح واحد من القصر

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus