öğle yemeğinde, Marjorie kocası hakkında yakında yakındı sonra Philippa ile oyunun galibini belirlemek için 3 kez oynadık. | Open Subtitles | على الغذاء ظلت مارجورى تشتكى زوجها ثم توجب على لعب ثلاث مباريات مع فيلبا هانتر |
Dün öğle yemeğinde Nick bundan bahsetti ve tam olarak aklımı kaçırdım. | Open Subtitles | لقد ذكر نيك ذلك على الغذاء بالأمس وقد نسيت هذا تماما |
öğle yemeğinde kandırmaca, akşam yemeğinde intikam var. Kahvaltıda da turta olsun mu? | Open Subtitles | المكر على الغذاء و رد الصاع على العشاء و فطيرة عند الإفطار |
Öğle yemeği için teşekkürler. Buraya kadar benimle yürümene gerek yok. | Open Subtitles | شكرا على الغذاء ولكنك لست مضطر لكى توصيلنى هنا |
Yemek için teşekkürler Bay Borden. | Open Subtitles | حسنا ، شكرا على الغذاء سيد بوردن |
Evet, sen gitmeden önce Yemekte almış olmalıyım. | Open Subtitles | نعم ، يبدو أنني أخذته على الغذاء قبل أن تغادر |
Hepimiz evlerimize döneriz sefalet içinde zor şartlarda yiyecek bulmak ve aldıklarımızı geri vermek ve başka bir "Lukas" gelip tekrar topraklarımızı alana kadar çalışırız. | Open Subtitles | ذهبنا جميعا لبيوتنا إلى البؤس العمل الجاد واعطاء السلطة مرة أخرى للعثور على الغذاء |
öğle yemeğine çıkarız. Nerede yemek istersin? | Open Subtitles | سأدعوك على الغذاء أين تحب أن تتناول طعامك ؟ |
Her gün öğle yemeğinde yalnız oturmak nasıl bir şey? | Open Subtitles | ما شعورك وأنتِ تجلسين وحدكِ على الغذاء كل يوم؟ |
Mesela, bugün öğle yemeğinde gazoz almamı söylediğinde... | Open Subtitles | مثلما قلت لي اليوم على الغذاء أن أحضر صودا |
Anlayış gösterdi, o yüzden bizimle öğle yemeğinde buluşacak. | Open Subtitles | لقد تفهمت الأمر, لذلك ستقابلنا لاحقاً على الغذاء |
Ben istemem, öğle yemeğinde koca bir tabak yumurta salatası yedim. | Open Subtitles | ليس بالنسبة لي, لقد أكلت سلطانية كبيرة من سلطة البيض على الغذاء |
Ve birinin bana öğle yemeğinde ne yiyeceğimi söylemesini istemiyorum. | Open Subtitles | ولا اريد لأحد ان يخبرني ماذا اكل على الغذاء |
Bu yüzden öğle yemeğinde onu buldum... ve konferansın kalanında kaçtık, sadece bunu es geçtik. | Open Subtitles | على الغذاء قابلتها لم أحضر باقي المؤتمر ألغيته |
öğle yemeğinde özel enchiladalar yedim. Bu güzeldi. | Open Subtitles | حصلت على فطيرة اينشيلاداس على الغذاء, كانت جيدة |
Öğle yemeği için verilmiş bir sözün yoksa. | Open Subtitles | مالم يكن لديك إرتباط مسبق على الغذاء |
Kalamayacağım. Öğle yemeği için Stan'le klubte buluşacağım. | Open Subtitles | لا يمكننى البقاء سأقابل "ستان" على الغذاء في النادي |
Yemek için sağ ol. | Open Subtitles | شكراً على الغذاء |
Görüşürüz. Yemek için teşekkür ederim. | Open Subtitles | وداعاً، شكراً على الغذاء. |
- Yemekte çok kötü bir hamburger verdiler. | Open Subtitles | كان لديهم شطيرة سلوبي جو على الغذاء موافق |
yiyecek için umutsuzluğa düşen, bazı dinozor sürüleri, hala verimli ve yeşil olan kendi büyük vadilerini arayarak, batıya doğru yola koyuldular. | Open Subtitles | للحصول على الغذاء بعض قطعان الديناصور اتجهت نحو الغرب بحثآ عن واديهم العظيم |
öğle yemeğine kadar virüs gibi dağılacağına 10 dolara iddiaya girerim. | Open Subtitles | أراهن بعشرة دولارات بأنه سينتشر كالفيروس على الغذاء |
Öğlen yemeğine ne istersiniz, hafta sonu için neler almalıyım... | Open Subtitles | بخصوص ما تريده على الغذاء و ماذا عليّ أن أتبضع من أجل عطلة نهاية الأسبوع , أشياء من هذا القبيل |
Ve biz bunu gerçekten takdir ettik.Ve sana öğle yemeği alıyoruz bugün. | TED | و نحن نقدّر ذلك حقاً. و سندعوك نحن على الغذاء اليوم. |