okuma yeterliliği sıralamalarını bir düşünün. | TED | بالنظر للتصنيفات حسب القدرة على القراءة. |
İkinci Dünya Savaşı sırasında komaya giren Nakata, komadan uyandığında okuma yazma yeteneğini kaybetmiş ancak gizemli bir şekilde kedilerle konuşabilme yeteneği kazanmıştır. | TED | بعد استيقاظه من غيبوبةٍ من أيام الحرب العالمية الثانية، يفقد ناكاتا قدرته على القراءة والكتابة ولكنه يكتسب قدرةً غامضةً على التحدث مع القطط. |
Sadece, bu kitaplarla onlarda okuma isteği uyandıramam. | Open Subtitles | لا أعرف كيف بأمكاني تشجيعهم على القراءة بهذه |
''Harry Potter''ın İspanyolca çevirisini alıp okumaya başladım ve tabii ilk önce neredeyse hiçbir şey anlamadım ama okumaya devam ettim çünkü kitabı seviyordum. Kitabın sonuna geldiğimde neredeyse hiç sorun olmadan takip edebiliyordum. | TED | لذا حصلت على الكتاب بترجمته الإسبانية وبدأت بقراءته، وبالتأكيد، لم أفهم شيئًا تقريبًا في البداية. لكنني واصلت القراءة لأنني أحب الكتاب، ومع نهايته، كنت قادرة تقريبًا على القراءة دون أي مشكلة. |
Marion'un okuyabildiğini varsayalım. | Open Subtitles | فقط تظاهري أنّ ماريون قادرة على القراءة. |
Ona kartlar yollar, notlar yazardı falan. Kız her ne kadar okuyamasa bile. | Open Subtitles | ما كانت قادرة على القراءة وكانت ترسل لها البطاقات |
Ne kadar şaşırtıcı olursa olsun okuma yazmam var. | Open Subtitles | ,تماماً كما يوحي ذلك بالصدمة فأنا قادر على القراءة |
Sizin bir görselle olan etkileşiminiz, bir görseli okuma, sorgulama, ondan rahatsız olma veya ondan ilham alma yeteneğiniz benim sanatsal katkım kadar önemli. | TED | تفاعلكم مع الصورة، وقدرتكم على القراءة وطرح الأسئلة وإحساسكم بالملل أو الانزعاج أو الإلهام من خلال الصورة لا يقل أهمية عن مساهمتي الفنية. |
Bu onun okuma yeteneğini de içeriyor ve görsel hafızasının yetersiz olduğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | -هذا يشمل أيضا قدرته على القراءة بمعنى إنه ليست لديه ذاكرة بصرية |
Fakat ne oluyor bizim öğrenen farklı çocuklarımız- dyslexic ( okuma güçlüğü çeken) prolexic olarak yeniden adlandırdık - bu mükemmel sınıflarda çok iyi yapıyorlardı. | TED | لكن ما يحدث، أن أطفالنا الذين يعانون من -- عسر القراءة-- قمنا بإعادة تسميتهم بقادرون على القراءة وهم ينجحون بشدة في هذه الفصول الدراسية الرائعة جداً. |
desinler. Fakat hızlıca bugüne sararsak, nüfusun neredeyse %100'ü okuma bildiği için o öngörünün aşırı karamsar olduğunu biliyoruz. | TED | ولكن اليوم اذا سرعت الأمور، نحن نعلم ان التوقع سيكون متشائما الى حد كبير، تكون النسبة 100%من السكان القادرين على القراءة. |
Böylece yeni bir beceri ya da yeteneği edinen bir sıçanla çalışabiliriz -ki bu örneğin; ön ayağını belirli tutma davranışlarında ustalık kazanmak için kullanan sıçanı da içerir. Aynen bir çocuğu ve çocukların yeni alt beceriler edinme yeteneklerini ya da okuma becerisinde ustalaşmak gibi genel bir beceriyi inceleyebileceğimiz gibi. | TED | لذلك قد نستعمل فأرا، على سبيل المثال، لاكتساب مهارة أو قدرة جديدة قد تستدعي الفأر أن يستخدم مخلبه ليكون خبيرا في بعض قدرات القبض المحددة مثل ما يمكن لنا أن نلاحظ طفلا وقدرته على اكتساب المهارات الفرعية أو المهارة العامة للنجاح في شيء مثل اكتساب الخبرة للقدرة على القراءة. |
Ben okuma bilmiyorum. | Open Subtitles | لست قادر على القراءة |
Sen okula gitmenin gerekli olduğunu kabul edersin... ve biz de her akşam yaptığımız gibi okumaya... devam ederiz. | Open Subtitles | أنت توافقين على ضرورة الذهاب إلى المدرسة وسنواظب على القراءة كما سبق .... كل ليلة |
Sen okula gitmenin gerekli olduğunu kabul edersin... ve biz de her akşam yaptığımız gibi okumaya... devam ederiz. | Open Subtitles | أنت توافقين على ضرورة الذهاب إلى المدرسة وسنواظب على القراءة كما سبق .... كل ليلة |
Böylece bizim için okumaya devam edebilir. | Open Subtitles | حتى يكون قادرا على القراءة لنا. |
Çocuğun okuyabildiğini bile bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعرف أنّ الفتى قادر على القراءة حتّى |
Ona kartlar yollar, notlar yazardı falan. Kız her ne kadar okuyamasa bile. | Open Subtitles | ما كانت قادرة على القراءة وكانت ترسل لها البطاقات |