Çocuklar, lütfen masada düzgün oturur musunuz? Çayın Albert Amca. | Open Subtitles | هل ستجلسون ايها الأطفال بشكل صحيح على المائدة من فضلكم؟ |
Sen kahveyi getir. Neden masada söylemiyorsun, deli bir kocan olacak. | Open Subtitles | أحضر القهوة تغنى على المائدة ستتزوجين رجلا مجنون |
masaya yemek koyabilmek için kalan sayılı zamanımızdan bahsediyorum. | TED | أتحدث عن كمية الوقت التي لدينا لكي نضع وجبة لائقة على المائدة. |
masaya paraları fırlattıktan sonra ağır adımlarla lokantadan çıktı. | Open Subtitles | لقد اندفع خارج المطعم بعد أن ألقى بعض النقود الورقية على المائدة |
Buranın sahibi, masanın üstünde, para görmek istemiyor. | Open Subtitles | إن المالك لا يريد رؤية النقود على المائدة |
Bana bir fener bul, bunu yemek masasında okumak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | ثمة على الأقل 200 صفحة جد لي مصباح سيتعين عليّ قرائته على المائدة |
Bu ekmek Masanın üzerine koyulamaz, değil mi? | Open Subtitles | اوه , هل لن يضع الخبر على المائدة , اليس كذلك؟ |
Giyinme odasındaydık, beyaz elbisesini giymişti başı öne eğik olarak ve elleri masanın üzerinde sessizce oturuyordu. | Open Subtitles | كانت في حجرة الرسم الحمراء مرتدية فستانها الأبيض جالسة في سكون تام وجبهتها منحنية ويداها على المائدة |
Ayrıca masada hiç kimsenin okuma izni yok. Nazikçe değil. | Open Subtitles | الى جانب أن القرأة على المائدة شىء غير مهذبا |
Güvecimiz masada, katırımız ahırda Sıradan halkız biz | Open Subtitles | اليخنى على المائدة و البغل فى الإسطبل ، للأفراد المساكين |
Ailen masada nasıl davranacağını hiç mi öğretmedi? | Open Subtitles | ألم يعلمك والداك كيف تتصرفين بأدب على المائدة ؟ |
Akçaağaç şurubu kreplerden önce masada olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يوضع شراب القيقب على المائدة قبل الفطائر |
Sana bahsettiğim genç bayan, 5. masada. | Open Subtitles | السيدة الصغيرة التى تحدثت عنها , انها على المائدة رقم خمسة |
Özellikle de masada güzel yemekler varken. | Open Subtitles | خصوصاً إذا كان هناك طعام لذيذ على المائدة. |
Yani, orada oturuyordum, bilirsin ve karşıya bakması için masaya vurmaya başladım. | Open Subtitles | مثلاً، كنت أجلس هناك وبدأت أطرق على المائدة حتى ألفت نظره |
Haftalardır serserinin biri ıslak giysilerimi makineden alıp masaya sırılsıklam bırakıyor. | Open Subtitles | لأسابيع والآخرين يأخذون ثيابي المبتلة من الغسالة ويتركونها على المائدة بحالة فوضوية |
Ve sonra hepimiz masaya otururduk ve ben eşine mükemmel bir aşçı olduğunu söylerdim ve o bana nasıl hep benden söz ettiğini söylerdi. | Open Subtitles | وسنجلس بعدها على المائدة و سَأُخبرُها انها طباخةُ ممتازةُ |
Odayı araştırırken masanın üstünde bunu buldum. | Open Subtitles | لقد بحثت الحجرة ووجدت هذا على المائدة بجانب السرير |
Dikkat etsem iyi olacak. Bundan iki kadeh içersem masanın üstünde dans ederim. | Open Subtitles | يجب أن أحذر , كوب آخر وأرفص على المائدة |
Biri bana açıklayabilir mi acaba neden Müdahale Aracı adayı Manga masasında oturuyor? | Open Subtitles | هلا يشرح أحد لي لماذا مرشح الفريق على المائدة ؟ |
İstemiyorsan Masanın üzerine bırak. | Open Subtitles | إن لم ترغبي فيها فاتركيها هناك على المائدة |
Sen şu masanın üzerinde altına işeyen kadınsın, değil mi? | Open Subtitles | أنت السيدة التي كانت تقف على المائدة و تتبول في ثيابها، أليس كذلك. |
Kazanırsam masadaki bütün pullar benim olur. | Open Subtitles | و إذا ربحت ، سوف آخذ كل رقاقة على المائدة |
Masadan gözlüklerimi alır mısın? | Open Subtitles | أحضر لى نظارتي من على المائدة ، هلا فعلت ؟ |
Buluşmada, restorantta, masanın üstüne iki tane telefon koymalılar. | Open Subtitles | في الموعد، يجب أن يضعوا هاتفان على المائدة بالمطعم |