Frank. Eldivenimin tekini kaybettim. Herhalde diğer masada kaldı. | Open Subtitles | فرانك، فَقدت أحد قفازاتِي قد يكون على المنضدة الأخرى |
Kanepenin arkasındaki masada içinde küçük kırmızı balıklar olan bir akvaryum. | Open Subtitles | كان لديهم إناء مملوء بسمك الزينة الأحمر على المنضدة |
Arkanı dönüp, pantolonunu indir ve iki elini de Masaya koy. | Open Subtitles | هذا جيد .. استدير وأخلع ملابسك الداخلية وضع يدك على المنضدة |
Şimdi, ben Masaya dokunduğum zaman annenle bayanlar tuvaletine gideceksin. | Open Subtitles | الآن, عندما أنقر على المنضدة تأخذين ابنتنا إلى غرفة الماكياج |
Hala burada olmana sevindim, sigara tablamı masanın üzerinde unutmuşum. | Open Subtitles | أنا سعيد لوجودك هنا لقد نسيت علبة سجائري على المنضدة |
Ben iyiyim. Notumu aldın mı? 7. Masadaki Harry Bard'ın balığa alerjisi var. | Open Subtitles | هل وصلتك ملاحظتي بان هاري بار على المنضدة 7 يتحسس من المأكولات البحرية؟ |
Bir sebepten dolayı geri geldin diye düşünüyorum. Silah. Masanın üstünde. | Open Subtitles | عدتَ لسبب محدد على ما أعتقد المسدس، إنه هناك على المنضدة |
masada biraz buz olacaktı. | Open Subtitles | . حسناً جداً . هناك بعض الثلج على المنضدة |
Yani yemekten hemen sonra yapmadım. Hepsi bir yana, masada bile yapmadım. | Open Subtitles | أنا حتى لم أحظ بشخص أتعشى معه وحدنا و نمارس الحب على المنضدة |
Evet, kartlar masada çocuklar. | Open Subtitles | البطـاقـات على المنضدة يـا رجـال مـا رأيكم؟ |
Ellerimi yıkamadan hiç Masaya oturmadım. | Open Subtitles | لم أجلس على المنضدة أبداً بدون أن أغسل يديى |
Görgülü insanlar gibi, Masaya oturmalısınız. | Open Subtitles | ستحصلون عليها عندما جلسون على المنضدة مثل الناس المحترمين |
Masaya oturunca 40 tane içtiğimiz vardır. | Open Subtitles | عندما أجلس على المنضدة أجد أربعين شخصاً يأكلون |
Ben de sana penceresinde saksılar, masanın üzerinde örtüsü olan bir evde... yaşamaktan bahsediyorum. | Open Subtitles | إنني أتحدث عن أخذك إلى بيت فيه أصص الأزهار في النوافذ و مناديل على المنضدة |
"masanın üzerinde para ve temas kuracağın insanların listesini bırakıyorum." | Open Subtitles | تركت مالاً على المنضدة وقائمة من الناس للإتّصال |
Masadaki tüm küp şekerleri almamalıydınız. | Open Subtitles | ما كان يجب أن تأخذي كل مكعبات السكر التي على المنضدة |
Çocuklar, eve girin. Sandviçler Masanın üstünde. | Open Subtitles | ايها الأولاد, اذهبوا الى المنزل هناك سندوتشات على المنضدة |
Kasayı tezgahın üstünde bırakmışlardı. | Open Subtitles | لقد تركوا صندوق المال هناك على المنضدة |
Kendine bir iyilik yap, Burt, Tezgahın üzerine biraz para koy. | Open Subtitles | أسدى لنفسك معروفاً ، وضع بعض المال على المنضدة |
tezgahın üzerinde oturmama izin verir ve hep ilk dilimi bana verirdi. | Open Subtitles | كانت تسمح لي بالجلوس على المنضدة و أتناول اللقمة الأولى دائماً |
Oldu, tatlım, Tezgaha 10 sent bırakıver. | Open Subtitles | حسناً عزيزي أترك المال على المنضدة و حسب |
Ben... tamam. Anahtarlar elimdeydi ve sonra onları tezgahın üstüne koydum. | Open Subtitles | حسناً، كنت أحملها بيدي ثم وضعتها على المنضدة |
Onları, bu sabah komodinin üzerinde buldum. Demek ki tarzı değilmiş. Önemli değil. | Open Subtitles | وجدتها على المنضدة ، أظن أنها لم تعجبه ، لا تقلقي |
Kadın çığlığı duyduğumda kızımla tezgâhta oturuyordum ve dönüp silahı gördüm. | Open Subtitles | كنت أجلس على المنضدة مع إبنتي عندما سمعت صراخ إمرأة و عندها إستدرت و رأيت المسدس |
Neredeyse unutuyordum. Geçen hafta sana bir zarf geldi. masanın üzerine koydum. | Open Subtitles | أوه نعم ، هناك رسالة لك من إسبوع ، إنها على المنضدة |
Eğer gidiyorsan en azından komodinin üzerine biraz para bıraksaydın? | Open Subtitles | اذا كنتِ سترحلين .. على الأقل أتركِ المال على المنضدة |
Tamam, harika, kalemin kapağını kapatıp masanın üstüne koy. | TED | حسنًا، جيد، غطِي القلم مرة أخرى وضعيه على المنضدة. |