Bu soruya cevap vermek için bile yardım alması gerekti. | Open Subtitles | كان لا بد أن يستشير مساعده للجواب على ذلك السؤال |
Yardım etmeyi çok isterdim efendim ama Bu soruya cevap verme yetkim yok. | Open Subtitles | حقاً أريد مساعدتك ياسيدي لكن ليس لي الخيار في الإجابة على ذلك السؤال |
yazıldı. Bunun altında, insanların Bu soruya yanıtlarını yazabileceği defterler vardı. Bunun da altında, isterlerse üzerine basabilecekleri bir bayrak vardı. | TED | وتحتها كتب تسمح للناس بكتابة ردود على ذلك السؤال. وتحت ذلك علم يستطيع الناس الوقوف عليه. |
bu soruyu 15 yaşımdayken cevaplamıştım. | TED | أجبت على ذلك السؤال عندما كنت في الخامسة عشرة. |
Çünkü bu sorunun cevabı; kendi sesinizi ve özgürlüğünüzü bulduğunuz yerdir. | TED | لأن الإجابة على ذلك السؤال هو حيث سوف تجد صوتك وحريتك. |
Malikânene niçin girdiği kısmına gelirsek, Bu soruya benden daha iyi bir cevap bulabileceğine eminim. | Open Subtitles | أما لماذا قد تقتحم قصرك أنا متأكد أنك يمكن أن تجيب على ذلك السؤال أفضل مني |
Sanırım Bu soruya yalnızca sen cevap verebilirsin. | Open Subtitles | لذا أظن أنك الوحيد الذي يمكنه أن يجيب على ذلك السؤال |
Bu soruya kaç tane cevap olabilir? | Open Subtitles | كم عدد الإحتمالات المُمكنة على ذلك السؤال ؟ |
Beni, Bu soruya cevap vermekle profesyonel egomu kullanarak bir hilenin içine soktun. | Open Subtitles | تلاعبتِ بي للإجابة على ذلك السؤال عن طريق إستغلال غروري المهني. |
Bu soruya en iyi cevap verebilecek kişi de kendi avukatıdır. | Open Subtitles | وليس هنالك شخص مؤهل للإجابة على ذلك السؤال أكثر من الممثل الخاص به |
Bu soruya kendi sözlerinizle yanıt verilsin diye dünya çapında bir makale yarışması düzenlemeye karar kıldık. | Open Subtitles | ولذلك قررنا أن نبدأ بمنافسة لكتابة مقال على مستوى عالم للإجابة على ذلك السؤال بكلماتهم. |
- Bu soruya ancak Tanri yanit verebilir. | Open Subtitles | الله فقط يستطيع أن يجيب على ذلك السؤال |
Araplar güzel bir cevap verdi Bu soruya, Jeremy. | Open Subtitles | حسناً العرب أعطوا حقاً الإجابة "على ذلك السؤال "جيرمي |
Unutma, "Bu soruya cevap vermek istemiyorum" demek evet demektir. | Open Subtitles | "تذكّر, أن الإجابة عندما أقول أنني لن أُجيب على ذلك السؤال تعني أجل". |
Avukatım Bu soruya cevap vermememi tavsiye etti. | Open Subtitles | محامي قد نصحني إلا أجيب على ذلك السؤال |
Bu soruya cevap vermek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست مضطرة للإجابة على ذلك السؤال |
Tabii ki bu sorunun cevabını içeren hiçbir sayfa bulamazsınız çünkü daha önce kimse sormadı bu soruyu. | TED | بالطبع، لا توجد صحفة على الإنترنت تحوي الإجابة على ذلك السؤال لأنه لم يسأل أي شخص ذلك السؤال من قبل. |
Şimdi, matematikçiler bu soruyu cevapladı. | TED | الآن إجاب علماء الرياضيات على ذلك السؤال. |
Ve bu soruyu cevaplayarak, bence oldukça güçlü bir şeyi uzaklaştırabiliriz. | TED | و عبر الإجابة على ذلك السؤال أعتقد بإمكاننا أخذ شيء قوي إلى أبعد حد. |
bu sorunun cevabı birkaç kısımdan oluşuyor. | Open Subtitles | الإجابة على ذلك السؤال تحتوي على عدة نقاط. |
Bay Cruz, bu sorunun cevabını bilmek istemezsiniz. | Open Subtitles | سّيد " كروز " ، أنت لا تُريدُ معْرِفة الجواب على ذلك السؤال |