Sırtına bir hedef tahtası koydun ve birilerini ateş etmeye davet ettin. | Open Subtitles | لقد وضعتم لوحة لتسديد الأهداف على ظهرها ودعوتم شخصاً ما للتصويب نحوها |
Sokaklarda yiyecek bulmak için gezinirdim, ve küçük bir çocuğu gördüğümü hatırlıyorum annesinin Sırtına bağlanmış cips yiyordu ve cipsleri ondan çalmak istedim. | TED | و أمضي في الشوارع بحثاً عن الطعام و أتذكر مشاهدة طفل صغير تحمله أمه على ظهرها يأكل رقائق البطاطا و كنت أريد سرقتها منه |
Onu buldum. Sırtındaki noktalar kanat gibi görünüyor. | Open Subtitles | لقد عثرت عليها ، وهذه المناطق التي على ظهرها تبدو كالأجنحة |
Umarım terapi ile iyileşir ve Onu geri alabilir. | Open Subtitles | أتمنى من العلاج وقالت انها سوف تحسين حتى أنها يمكن أن تحصل على ظهرها. |
Orada bir kız vardı, küçük kardeşi arkasına sarılmış. | Open Subtitles | كان هناك بنتٌ واحدة كان عِنْدَها أختُها الصَغيرة ملفوفة على ظهرها |
"Sıcak güneşin altında sırt üstü yatan bir tosbağa görüyorsunuz." | Open Subtitles | وترى سلحفاة ملقاة على ظهرها في الشمس الحارقة |
Hayır, Sırtında bir kızarıklık var. | Open Subtitles | لديها بعض الحبوب على ظهرها لذلك هى مطربة قليلا |
Sonra yere kapaklandı, sırtının üzerinde tekrar döndü ve tekrar aynı hakereti yapmayı başardı, 12 poundluk bedenini bir kahve masasının altına yuvarladı. | TED | ثم انقلبت واستقرت على ظهرها ومنذ أن فعلت ذلك ، استطاعت فعله مجدداً. تلف وتثني جسدها الذي يبلغ وزنه 12 رطلا تحت الطاولة. |
Aslında Sırtına 25 kiloluk ağırlığı koyup kilometrelerce koşmayı sevdi, bir asker olmayı sevdi. | TED | كما كانت تحب حمل 50 باوندا من الوزن على ظهرها والركض لأميال ، وتُحب أن تكون عسكرية. |
Sırtına ve kalçalarına demir çubuklarla vurmuşlardı. | Open Subtitles | يضربوها بقضبان حديدية على ظهرها وفخذيها. |
Hm. Efsaneye göre, Onbaa ilk gördüğünü ailesi sanar ve Sırtına yapışır. | Open Subtitles | بناء على الأسطورة يعتقد الأنبا بأن أول شيء يراه هو أمه فيعلق على ظهرها |
Sırtındaki yara izlerinin bazıları eski bazılarıda yeni. | Open Subtitles | بعض الندب على ظهرها قديمة منذ عام و بعضها حديثة |
Onu buldum. Sırtındaki noktalar kanat gibi görünüyor. | Open Subtitles | لقد عثرت عليها ، وهذه المناطق التي على ظهرها تبدو كالأجنحة |
Sırtındaki kendine özgü parçalı katmanlar başka bir türden ziyade, avcıların öncüsü akreplerle çok yakın akraba olduğunun bir göstergesi. | Open Subtitles | حقيقة أنّ لديها صفائح مقسّمة على نحو فريد على ظهرها تُظهر أنها أقرب من غيرها للصّيّادين الأوائل: |
Burada çalışıyor, Jay de çaresizce Onu geri kazanmaya çalışıyor. | Open Subtitles | وقالت انها تعمل هنا وانه يائس للحصول على ظهرها . |
Onu geri kazanmana yardımcı olacağım. | Open Subtitles | هذا هو أنت. أنا ستعمل تساعدك على الحصول على ظهرها. |
Neden biri bu resmi çeksin ve arkasına da isimleri yazsın ki? | Open Subtitles | لماذا قام شخص ما بإلتقاط صوره و كتابة أسماء كل هؤلاء الناس على ظهرها ؟ |
Bu çok büyük bir kayıp çünkü arkasına geçince oldukça müthiş olur. | Open Subtitles | إنه شيء مخزي ، لأنها تكون رائعة للغاية بمجرد أن .. تجعلها تستلقي على ظهرها |
Eğer dizleri üstünde, sırt üstü yattığından çok vakit geçirseydi, bu durumda olmazdı. | Open Subtitles | لو قضت على ركبتيها وقتاً أطول مما على ظهرها لما وقعت في هذه الورطة |
Ona siyalogram çekmeyi denediğimde sırt üstü yatmak istemedi. | Open Subtitles | كنتُ أجري لها صورة للقناة اللعابيّة، لكنّها لم ترد الاستلقاء على ظهرها |
O bayıldı. Sırtında bir şey vardı. | Open Subtitles | لقد أغمي عليها ولديها شيء ما على ظهرها |
ben üstte o sırtının üzerinde bundan bahsediyoruz. | Open Subtitles | كنتُ في الأعلى وهي على ظهرها. |
sırtüstü yatıp bacaklarını açtı... ve tavanı bir güzel ıslattı. | Open Subtitles | فاستلقت على ظهرها ثم قامت بالتبول على جميع أنحاء السقف |
Ama adının, neden onun sırtında olduğunu öğrenmek istedim. | Open Subtitles | لكن أخمن أنني أردت وحسب معرفة سبب تواجد اسمك على ظهرها |