Bu saldırının olmasını engelleyebilmemin tek yolu, uçuş anahtarındaki veri. | Open Subtitles | السبيل الوحيد لمنع حدوث هذا الهجوم هو بمعلومات موجودة على مفتاح رحلتك. |
Uçuş anahtarındaki veriyi yüklemek için onların sistemlerini kullanabilirim. | Open Subtitles | استطيع استعمال نظامهم لرفع البيانات الموجودة على مفتاح الرحلة. |
Bu saldırının olmasını engelleyebilmemin tek yolu uçuş anahtarındaki veri. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لكي أوقف وقوع ذلك الهجوم هو من البيانات على مفتاح رحلتك. |
Böylece ne zaman bir anı oluşturulsa, o anı için aktif olan her bir hücre aynı zamanda bu anahtarı da kurmuş oldu. | TED | فكلما تتكون ذاكرة، أي خلايا فعّالة في هذه الذاكرة سوف تحتوي أيضاً على مفتاح التحكم هذا. |
Bu yüzden lamba anahtarı ve musluğun üzerine küçük çıkartmalar koydum ve her defa suyu açtığımda, su. | TED | فوضعت لاصقات على مفتاح المصباح وعلى الصنبور، وفي كل مرة أفتحه، أحصل على الماء. |
Aslında bir anahtarım bile yok. | Open Subtitles | اتعرفين لم أحصل حثى على مفتاح |
Çavuş Fuentes'in anahtarını yedeğini yaptıracak kadar uzun süre almış olmalı. | Open Subtitles | على مفتاح الرقيب (فيونتس) مدة كافية لنسخه |
Evet. Sabra'nın anahtarındaki boya, fabrika çıkışı Lexus boyasıyla uyumlu. | Open Subtitles | " أجل يبدو أن الطلاء على مفتاح " سالبروس |
Uçuş anahtarındaki veri şifreli. | Open Subtitles | البيانات الموجودة على مفتاح الرحلة |
- Cole'un, kontak anahtarındaki bile. | Open Subtitles | -حتّى الموجودة على مفتاح التشغيل |
Tanner'ın uçuş anahtarındaki veriyi analiz ettik ve buna ilişkin hiçbir kanıt bulamadık. | Open Subtitles | لقد حللنا البيانات التي على مفتاح الرحلة الخاص بالملازم (تانر). ولم نجد دليلاً على ذلك، في الحقيقة |
Tek sorun anahtarı ele geçirmekte, ama bir planım var. | Open Subtitles | مشكلتنا الوحيدة هي الحصول على مفتاح لكن عندي خطة |
Lanet olsun evin anahtarı onda kaldı! | Open Subtitles | نسيت ان احصل منه على مفتاح البيت انا لا اصدق ان هذا يحدث |
Sahte anahtarı aldılar ve sahte "firewall"lardan geçiyorlar. | Open Subtitles | لقد حصلوا على مفتاح التشفير المزيف وهاهم يمرون من خلال الجدار الناري المزيف |
İstasyonu su basmış olsa bile, yedek anahtarı bulup, devre dışı bırakabileceğimi sanıyorum. | Open Subtitles | حتى لو كانت المحطه مغموره بالماء أظنني سأتمكن من العثور على مفتاح التشغيل و إطفائه |
Her testin sonunda bir anahtar var. Beş anahtarı da aldığımızda... | Open Subtitles | في نهاية كل اختبار, يحصل كل منّا على مفتاح و عندما نحصل على المفاتيح الخمسة |
Aslında bir anahtarım bile yok. | Open Subtitles | اتعرفين لم أحصل حثى على مفتاح |
TidalNav'in anahtarını alabilir misin Ajan Borin? | Open Subtitles | هل يمكنكِ أن تحصلي على مفتاح لقارب "تايدال ناف"، أيها العميلة (بورن) ؟ |