Durumumu anlaman gerek. | Open Subtitles | انظري, يجب عليكِ أن تفهمي موقفي |
Durumumu anlaman gerek. | Open Subtitles | انظري، يجب عليكِ أن تفهمي موقفي |
Bunu sana söylemeden önce bu çöplükte çok uzun süre kaldık, bunu anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | قبل أن أخبركِ بذلك, عليكِ أن تفهمي أننا تعمقنا كثيراً في المشاكل، |
O uçakta ne olduğunu anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي ما حدث في تلك الطائرة. |
Hükümdarlığının Parlemento'nun kanunlarıyla sürdüğünü anlamak zorundasın. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي بأنكِ الحاكمة بحق في البرلمان. |
anlamak zorundasın eğer şaka yapmazsam ağlayacağım. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي إن لمْ أمزح فعليّ أن أبكي |
Yâni biraz garipler ama şunu anlamalısın, benim geldiğim yerde... | Open Subtitles | حسنا، أعني، أنهم غريبين قليلا ...لكن عليكِ أن تفهمي من حيث أتيت |
Bir şeyi anlamalısın. Bu çocukların hepsi dalavereci. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي شيئاً هؤلاء الأولاد، جميعهم مراوغون |
Ama anlaman gerek, koruma kısa sürede ayarlanamayacak. | Open Subtitles | لكن عليكِ أن تفهمي |
Altı yıldan sonra, anlaman gerek Keith bunun herkes için zor olacağını düşünüyor. | Open Subtitles | .. عليكِ أن تفهمي أنه بعد مرور 6 سنوات يرى (كيث) أن هذا سيكون صعباً على الجميع |
- Hannah, anlaman gerek... | Open Subtitles | - (عليكِ أن تفهمي يا (هانا .. |
Bir şeyi anlaman gerekiyor canım. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي شيئاً عزيزتي |
Şunu anlamak zorundasın: Cemaatimizde dışlanmak ölmek demek. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي أن في مجتمعنا، |
Ama anlamak zorundasın. | Open Subtitles | لكن عليكِ أن تفهمي. |
Bu durumun ne kadar hassas olduğunu anlamak zorundasın. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي حساسية الوضع |
Bak, şunu anlamalısın. | Open Subtitles | إسمعي، عليكِ أن تفهمي. |
Bu yüzden Bir şeyi anlamalısın; | Open Subtitles | لهذا عليكِ أن تفهمي أنه إذا غادرتم |
Bir şeyi anlamalısın, Evey, ikimiz için de böyle olmasını istemedim ama başka bir çıkış yolu bulamadım. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي (إيفي)، أنا لم أرِد هذا لأيٍّ منّا لكنّي أم أرَ أيّ سبيل آخر. |