Her zaman gittiğin yerlerden uzak durmalısın. Arabanda uyu. | Open Subtitles | عليك الإبتعاد عن الأماكن المعتادة, نم في السيارة |
Yabanmersinliden uzak durmalısın. Dişlerini lekeler. | Open Subtitles | عليك الإبتعاد عن التوت لأنه يلوّث أسنانك |
Pekâlâ, bunun hiç bir önemi yok ve bu adamdan uzak durmalısın. | Open Subtitles | -حسناً , اسمك ليس معلق -لذا يجب عليك الإبتعاد عن ذلك الشخص |
Temiz kalmalısın. Aile dağılıyor. | Open Subtitles | عليك الإبتعاد عن المتاعب ، العائلة تتفكك ، عليك الإبتعاد عن المتاعب |
Temiz kalmalısın. Aile dağılıyor. | Open Subtitles | عليك الإبتعاد عن المتاعب ، العائلة تتفكك ، عليك الإبتعاد عن المتاعب |
İnsanlar için kötüyüm, bu yüzden benden uzak durmalısın. | Open Subtitles | يجب عليك الإبتعاد عني لأنني سيئة للأشخاص |
O korkunç adamdan uzak durmalısın. | Open Subtitles | عليك الإبتعاد من هذا الرجل المريع |
O zaman "Dedikoducu Kız" dan uzak durmalısın. | Open Subtitles | إذن يجب عليك الإبتعاد عن فتاة النميمة |
Ayrıca tatlım, din konusundan uzak durmalısın. | Open Subtitles | أيضاً, ياعزيزي عليك الإبتعاد عن الدين |
Morgan, belki de kızlardan uzak durmalısın, mesela 15 yıl kadar? | Open Subtitles | مورجان) ربما) يجب عليك الإبتعاد عن الفتيات لمدة 15 سنة |
Ondan uzak durmalısın, Jeffrey. | Open Subtitles | عليك الإبتعاد عنها يا (جيفري) |
Alfred neyin peşindeyse sen bu olayın dışında kalmalısın. | Open Subtitles | أياً كان ما يسعى له (ألفريد)، عليك الإبتعاد عنه |