"عليها الذهاب" - Traduction Arabe en Turc

    • gitmek zorunda
        
    • gitmesi gerek
        
    • gitmesi gerekiyor
        
    • gitmesi gerekiyordu
        
    • gitmesi gerekti
        
    • gitmesi gerektiğini
        
    O gitmek zorunda değil. Kimse onun adını duymadı bile. Open Subtitles هي ليس عليها الذهاب لم يسمع بها احد من قبل
    Küçük oğlan korucunun geldiğini öğrendi... ve Lassie'ye çok çok uzaklara... gitmek zorunda olduğunu söyledi. Open Subtitles تحقق الولد من ان الحارس يقدم واخبر لاسى ان عليها الذهاب بعيدا من هناك.
    Beyzbol; annesini kaybeden ve koçluk yapan babasıyla birlikte Mexico'ya gitmek zorunda kalan, sonra babası da ortadan kaybolan, babasının geri dönmeyeceğinden habersiz, bir maskotla yaşamak zorunda kalan küçük sarışın bir kızdır! Open Subtitles البيسبول هو فتاة صغيرة شقراء فقدت أمها وكان عليها الذهاب إلي المكسيك مع أبوها
    Kusura bakma, ufaklık ama Haley'nin üniversiteye gitmesi gerek. Open Subtitles أسف يا صاحبي لكن يجب عليها الذهاب للجامعة
    Araba hiçbir şey yapılmadan orada duramaz, gitmesi gerekiyor. Open Subtitles لا أستطيع ترك السيارة تجلس هناك، عليها الذهاب
    Çünkü o zaman gitmesi gerekiyordu. Open Subtitles لم تتحمل،كان عليها الذهاب فى هذا اللحظة
    Kiracılar taşınmadan önce onlarla konuşmak için okuldan önce eve gitmesi gerekti. Open Subtitles كان عليها الذهاب إلى منزلها قبل المدرسة للتحدث مع المستأجرين قبل انتقالهم
    Onunla konuştuğumuzda, kemoterapi görürken her ay infüzyonları için hastaneye gitmesi gerektiğini söyledi. TED وعندما تحدثنا إليها، قالت أنها عندما خضعت للعلاج الكيميائي، وجب عليها الذهاب للمستشفى كل شهر لأجل حقناتها.
    Zavallı kız Avrupa'ya gitmek zorunda kaldı. Open Subtitles البنت المسكينة توجب عليها الذهاب لأوروبا
    Elleri o kadar çok kanıyordu ki acil servise gitmek zorunda kaldı. Open Subtitles كان عليها الذهاب لغرفة العمليات كانت أيديها تنزف بشدة
    -Erken gitmek zorunda olduğunu söyledi. Open Subtitles -قالت إنها كان يجب عليها الذهاب الى هناك مبكراً
    Anne bir süre için gitmek zorunda. Open Subtitles ماما عليها الذهاب إلى مكان ما لفترة
    Neden Loretta'nın olmadığını ama bizim gitmek zorunda olduğumuzu anlamıyorum. Open Subtitles لا أفهم لماذا " لوريتا " ليس عليها الذهاب لكن مازاال علينا
    Doktora gitmek zorunda olan bendim. Open Subtitles أنا التي عليها الذهاب إلى الطبيب
    Biliyorum, gitmesi gerek ama bunun için başka yollar var. Open Subtitles وأنا أعلم بأن عليها الذهاب ولكن هناك طرق أخرى
    Fakat şimdi, pencereyi tekrar kapatmam ve küçük hanımın odasına gitmesi gerek. Open Subtitles لكن الان علي ان اغلق النافذة مرة اخرى والسيدة الصغيرة يجب عليها الذهاب لغرفتها
    Ama bu yumurtanın şimdi gitmesi gerek. Gördünüz mü? Open Subtitles و لكن البيضة عليها الذهاب الآن. أرأيت ؟
    Bir yerlere gitmesi gerekiyor. Open Subtitles عليها الذهاب لمكانٍ ما
    Bir yerlere gitmesi gerekiyor. Open Subtitles عليها الذهاب لمكانٍ ما
    Yoon He'nin bir yere gitmesi gerekiyordu. Open Subtitles يون هي كان عليها الذهاب لمكان ما
    - Buradan gitmesi gerekiyordu demek. Open Subtitles يُعني أنه تعيّن عليها الذهاب من هنا
    Marie burada değil, bu sabah eve gitmesi gerekti. Open Subtitles توجب عليها الذهاب للمنزل هذا الصباح
    gitmesi gerektiğini düşünmediğimi, burada kalırsa daha iyi olacağını söyledim. Open Subtitles أخبرتها بأنه لا ينبغي عليها الذهاب ومن الأفضل لها المكوث هنا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus