O heriften bir ömür kaçtım, beni şimdi yakalamasına izin veremem. | Open Subtitles | لقد أمضيتُ عمراً هارباً مِنْ ذاك الرجل، و لن أتركه يمسكني |
Çoğu insan için bir ömür sayılabilir. | Open Subtitles | يقضي معظم الناس عمراً بأكمله ليتم الإعتراف بهم |
Huzurlu günler, güzel çocuklar ve uzun bir ömür beklerken en dayanılmaz fırsat çıksa karşıma, şerefimi şehvete döndüremez. | Open Subtitles | بما أتمنى أياماً هادئة و أولاداً صالحين و عمراً مديداً فاقوى إغراي لن ينجح في تحويل احرتامي لها إلى رغبة |
Anladım. Annem sizden gençken bizden ayrıldı. | Open Subtitles | أفهم ذلك، عندما هجرتنا أمي كنت أصغر منك عمراً |
Senin eski fırkateyn daha genç, daha hızlı ve daha "buharlı" modellerle suda rekabet edememiş. | Open Subtitles | لم تستطع سفينتك الحربية أن تنافس فحسب مع هذ النموضج الأصغر عمراً و الأسرع و الأكثر بخارية في المياه |
Şimdi size planet üzerinde yaşayan en yaşlı bitki olabilecek şeyi göstermek istiyorum. | TED | إذت أريد أن أريكم الآن ماقد يكون أطول المخلوقات عمراً على هذا الكوكب |
Kendimi farketmek için bir ömür boyu benden neyin alındığını umarım öğrenirsin. | Open Subtitles | أرجو أنْ تتعلّمي ما تطلّب منّي عمراً لإدراكه عن نفسي |
bir ömür, önündeki yolda çıkan... enkazları temizledim. | Open Subtitles | عمراً متأكداً أن الطريق أمامك ،كان خالياً من الحطام |
bir ömür boyu yapılan korkaklığı silemez... Hiçbir şey silemez. | Open Subtitles | لكنّ هذا لا يمحو عمراً مِن الجبن ولا يمكن لشيء أنْ يمحوه |
Bu olaydan önce ölseydim mutlu bir ömür sürmüş olurdum. | Open Subtitles | لو مت قبل هذه الفاجعة لعشت عمراً سعيداً |
bir ömür boyu süren palyaço. | Open Subtitles | المهرّج الذي سيبقى عمراً بأكمله |
Kocam Jiang-ah-Sheng'i koru uzun bir ömür yaşamasını sağla. | Open Subtitles | أرجوك إحمي زوجي "جيانج آه شينج" و إمنحه عمراً طويلاً |
O benden daha gençken tüm başlar bize dönerken, dünyayı kazanacağız dedik. | Open Subtitles | ...حسناً، عندما كنا صغاراً وكان هو أقل عمراً عقدنا صفقة لنجوب العالم سويّاً |
-Ben gençken... | Open Subtitles | ...حسناً، عندما كنا صغاراً وكان هو أقل عمراً |
gençken, Tanrının ne olduğu hakkında sürüyle düşüncem vardı. | Open Subtitles | عندما كنت أصغر عمراً كانت عندي عدة أفكار حول " من هو الله" |
Alınmayın da, internet sitenizde çok daha genç görünüyordunuz. | Open Subtitles | أنك أكبر عمراً مما تبدو على موقعك في الإنترنت |
Senin eski fırkateyn daha genç, daha hızlı ve daha "buharlı" modellerle suda rekabet edememiş. | Open Subtitles | لم تستطع سفينتك الحربية أن تنافس فحسب مع هذ النموضج الأصغر عمراً و الأسرع و الأكثر بخارية في المياه |
"Garajına git, zihnini daha genç bir klonuna aktar". | Open Subtitles | اذهب إلى المرآب, وأنقل عقلك إلى نسخة أصغر عمراً منك. |
Yeşil, gözlerimi ortaya çıkartıyor, ama turuncu da yaşlı gösteriyor. | Open Subtitles | اللون الأخضر يُبرز عينيّ، لكن الأرجواني يجعلني أبدو أكبر عمراً. |
Aynı zamanda yaşayan en yaşlı canlılar arazında en savunmasız olanı, çünkü eğer donmuş kutup toprakları çözülürse mücadele edemeyecek. | TED | كما أنها على الأرجح واحدة من أكثر المخلوقات ضعفاً من بين الكائنات الحية الأطول عمراً لأنها لن تنجو إذا ذاب الجليد |
Bu yaşayan en yaşlı canlıları bir araya getirdiğim harita böylece nerede olduklarını kavrayabileceksiniz; bakın, dünyanın her yerindeler. | TED | هذه خريطة جمعتها للكائنات الحية الأطول عمراً حتى يتكون لديكم فكرة عن مكان وجودها, و سترون أنها موجودة حول العالم |