İnatçılığı ve bağımsızlığına düşkün olmasıyla diğerlerinden ayrıldı. | Open Subtitles | هذا إلى جانب عناده واستقلاليته الشديدة أدى ذلك إلى عزله عن باقى الأولاد |
Söylemekten nefret ediyorum, ama inatçılığı muhtemelen bundan kurtulmasında yardımcı oldu. | Open Subtitles | لكنّ عناده ساعده على تحمّل هذه المحنة -لن نخبره ذلك |
Taub'u da inatçılığı için hakaretle ve biraz şamarla tedavi et sonra da beyin yetmezliği için çalıştırmaya başla. | Open Subtitles | عالج (تاوب) بتوبيخه و الضرب الخفيف من أجل كسر عناده و اجعله يذاكر من أجل علاج فشل مخه |
İnatçı şeytan! İnatçılığı yüzünden bir dağ zirvesini kaybettik. | Open Subtitles | إن عناده أفقدنا قمة جبل! |