Çıkış kuyruğundaki ya da kırmızı ışıkta bekleyen insanlara bir bakın. | TED | فقط فكروا في الناس عند طابور الدفع أو عند الضوء الأحمر. |
Yeni araba müthiş. Onu kırmızı ışıkta görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب ان تراني عند الضوء الاحمر كان هناك شخص يزيد سرعة سيارته |
Örneğin, kırmızı ışıkta durmam gerektiğini biliyorum ama daha önce kırmızı ışıkta durduğumu hatırlamıyorum. | Open Subtitles | على سبيل المثال أنا أعرف بأنّني يجب أن أتوقّف عند الضوء الأحمر لكنني لا أذكر أنني توقفت على إشارة ضوئية قبل ذلك |
Işığa doğru gelin, çabuk. | Open Subtitles | بسرعة عند الضوء |
Işığa doğru gel. | Open Subtitles | . لتعد عند الضوء |
Hey, Blanche! Işıkta için görünüyor. | Open Subtitles | (بلانش) إنكِ واقفة عند الضوء |
Bir saniye için, kırmızı ışıkta gözlerimi kapadım. Bir saniye. | Open Subtitles | أغلقت عيوني لمدّة ثانية عند الضوء الأحمر، ثانية |
Kırmızı ışıkta arabandan inmişsin arazi aracı kullanan bir adama saldırmışsın. | Open Subtitles | خرجتِ من سيارتكِ عند الضوء الأحمر هاجمتِ رجلاً يقود سيارة رياضية ما علاقة هذا بالموضوع؟ |
Sinemaya doğru yürüyordum kırmızı ışıkta bekliyordum, köşede duruyordum sonra bir anda evsiz bir adam koşmaya başladı çığlık atıyordu, arkamı döndüm ve adamın bana doğru koştuğunu gördüm. | Open Subtitles | كنت اسير الى هنا الى المسرح وكنت عند الضوء الأحمر مثل، واقفا على هذه الزاوية وهذا الابله ، شخص متشرد جاء يركض نحوي |
Bugün kırmızı ışıkta bir adam bizim arabaya çarpıp kaçtı. | Open Subtitles | اليوم ، عند الضوء الأحمر دهس رجل سيارتنا و بعدها رحل. |
Kırmızı ışıkta durmak zorunda değilsiniz. | Open Subtitles | لست مضطرا ابدا الى الوقوف عند الضوء الأحمر |
Evet, öküzün biri kırmızı ışıkta geçip çarpmış. | Open Subtitles | لم يتوقف عند الضوء الأحمر، وصدمها. |
Işığa doğru gel. | Open Subtitles | قفي عند الضوء |
Hey, Blanche! Işıkta için görünüyor. | Open Subtitles | (بلانش) إنكِ واقفة عند الضوء |