Alışılmış bir seçim olmadığının farkındayım, ama güzel şeyler duydum. | Open Subtitles | أدرك بأنه ليس أقتراح تقليدى ولكنى سمعت عنها أشياء رائعة |
Tabii ki pişman olduğum, geri almak istediğim, yapabilecek olsam değiştireceğim şeyler var. | Open Subtitles | من الواضح أن هناك أشياء أندم عليها.. أشياء أريد أن أتراجع عنها ..أشياء أود أن أغيرها إذا كنت أستطيع |
bunları bilmek isterim. İlgilenebileceğim şeyler: onaylayanlar, ya da bir başkasının bunu onayladığını gösteren herhangi birşey, ya da dışarıdan bir onaylayıcı olduğu. | TED | أتوقع أن تخبرني عنها . أشياء يمكن أن أرتبط بها : إثباتات , أو ما يثبت بأن شخص ما قد وافق على هذا الأمر, أو براهين خارجية. |
Günümüzde hakkında acayip şeyler duyduğumuz sonu gelmez sorunların çoğuna bakarsanız insanların hareketlerinin sonuçlarını kavramadıkça öğrenmeleri çok zor. | TED | إذا نظرتم إلى بعض من أكثر المشاكل المستعصية في العالم اليوم فإنّا كنا نسمع عنها أشياء مدهشة, إنه من الصعب للغاية للناس أن يتعلموا إذا لم يستطيعوا ربط الأفعال بالعواقب, |
Neden sürekli hakkında kötü şeyler söylüyorsun? | Open Subtitles | لماذا تقولين عنها أشياء رهيبة دائماً ؟ |
- Çok aptalca. - Aptalca şeyler söylemek iyidir. | Open Subtitles | إنها اشياء غبية جداً - اعجبنى أن تقول عنها أشياء غبية - |
- Çok aptalca. - Aptalca şeyler söylemek iyidir. | Open Subtitles | إنها اشياء غبية جداً - اعجبنى أن تقول عنها أشياء غبية - |
O gece evimize geldiğinde Vince hakkında ondan bir şeyler sakladığını söyledi. | Open Subtitles | تلك الليلة ، عندما جاءت لمنزلنا... . قالت أنك تُخفي عنها أشياء تتعلقبـ"فينس". |
Kulağıma iyi şeyler geliyor. | Open Subtitles | لقد سمعت عنها أشياء جيدة |
Mükemmel şeyler duyuyorum. | Open Subtitles | كنتُ أسمع عنها أشياء مذهلة. |
Bence internette onun hakkında çok pis ve haksızca şeyler söylendi. | Open Subtitles | اشعر بالصلة مع (لي) التي قيلت عنها أشياء قذرة وظالمة جدًا على الإنترنت |