Ama hayatta kalmak için, larvanın bol bol ışığa ihtiyacı var ki bu da, besi hayvanı otlandığında kazara oluşuyor. | Open Subtitles | على العموم، حتى تنجو تحتاج اليرقة للكثير من الضوء والذي يحدث عادة عندما تقوم المواشي عن غير قصد برعي الأعشاب |
Bay Caldwell Reace'in kazara trenden attığı kişi. | Open Subtitles | مستر كالدويل هو الرجل الذى القى به ريس عن غير قصد خارج القطار |
Buzz Aldrin hatasını hemen fark etti, yanlışlıkla buluşma radar anahtarını çevirmişti. | TED | أدرك بز ألدرين على الفور خطأه فقد قلبَ عن غير قصد مفتاح رادار الالتقاء. |
Heykelciği yapan kişi giysilerini dikerken yanlışlıkla biraz çizmiş. | Open Subtitles | لقد خدشه الفنان بقطعة قماش عن غير قصد أثناء حكايته للملابس |
Bu şu sebeple oluyor olabilir: tek bir balığın basit bir hareketi bile farkında olmadan hayati bir bilgiye dönüştü. | TED | الآن، هذا يمكن أن يحدث لأنه حتى الحركات البسيطة من قبل الأسماك الفردية يمكن أن يوصل عن غير قصد معلومات حيوية. |
Şef Holden da farkında olmadan anahtarı ona verdi. Şunu dinleyin. | Open Subtitles | و الشيف هولدن قدم له عن غير قصد المفاتيح لذلك استمعو الى هذا |
Demek istediğim, istemeden çok tehlikeli bir adamın önünü açmış olabileceğini de göz önünde bulundurmalısın. | Open Subtitles | ولكن انا اعتقد انك لابد ان تضع فى اعتبارك انك عن غير قصد تعطى منصه لرجل خطر جدا |
Beni kazara bile vuramazdın. Namluya böyle vursaydım bile. | Open Subtitles | لا يمكنك حتى أن تطلق علي النار عن غير قصد ، حتو لو ضربت الماسورة هكذا |
kazara onu boğmuş olabileceğini düşündüğümü söyledim. | Open Subtitles | لقد قلت أنه من الممكن أن تكونى كتمتى نفسها عن غير قصد |
kazara onu boğmuş olabileceğini düşündüğümü söyledim. | Open Subtitles | لقد قلت أنه من الممكن أن تكونى كتمتى نفسها عن غير قصد |
Dışişleriyle yapılan toplantıda kazara komitenin adı geçti. | Open Subtitles | في الإجتماع في وزارة الخارجية ذكرت اللجنة عن غير قصد ولوحظة سريعاً |
kazara bir Meksika adasını topa tutunca da görevinden alındı. | Open Subtitles | وعندما قصف جزيرة مكسيكية, عن غير قصد, تم اعفائه من القيادة. |
Deneme yaparken, kazara benim için, muffin aldığını görmüş olabilirim. | Open Subtitles | الأن ، وفي محاولة القيام بذلك قد أكون شاهدتكِ عن غير قصد تشترين لي فطيرة نخالة القرع الصيفية |
Efendim , ulusal muhafızlardan biri sizi tehdit olarak görüp, yanlışlıkla vurmadan önce sesinizi biraz alçaltmanızı rica edebilir miyim? | Open Subtitles | أقترح عليك خفض صوتك قبل أن يسيء عضو من الحرس الوطني الفهم ويُرديك عن غير قصد |
yanlışlıkla gece içilecek alerji ilacını vermişim. | Open Subtitles | لقد أعطيتها دواء الحساسية المسائي عن غير قصد |
Şuna bak. 14 yaşındaki kızımı yanlışlıkla üniversiteli bir çocuğa ayarladım galiba. | Open Subtitles | أنظر , أظن أنني عن غير قصد تدبرت بموعد لفتاة ذات 14 عاماً مع فتى في الجامعة |
Anlamadıkları, farkında olmadan Afgan siyasi güç mücadelesinin içine çekildikleriydi. | Open Subtitles | ما لم يدركوه أنهم يُستغلون عن غير قصد من قبل السياسيين الأفغان |
Evet, Anya'nın farkında olmadan altuzay yer bildirme sinyali gönderebileceğini konuştuk. | Open Subtitles | - نعم، لقد ناقشنا بالفعل احتمال أن يكون آنيا قد نقل عن غير قصد إشارة صاروخ موجه الفضاء الفرعي. |
Babası William Meeks'in çantasına yerleştirdiği bombayı Kyle Meeks'in farkında olmadan okula getirdiği belirtiliyor. | Open Subtitles | كايل ميكس) ربما يكون عن غير قصد) حمل قنبلة الى المدرسة (مزروعة من قبل والده، (ويليام ميكس |
Bir anlamda, Britanya, istemeden, Hong Kong'ta yaptıkları sayesinde, dünyadaki yoksukluğu azaltmak için geçen yüzyıl içinde giriştiğimiz tüm yardım programlarından daha çok şey yaptı. | TED | وبمعنى من المعاني ، وبريطانيا ، عن غير قصد ، من خلال أعمالها في هونغ كونغ ، فعلت الكثير للحد من الفقر في العالم من جميع برامج المساعدات التي كانت لدينا والتي اضطلعنا بها في القرن الماضي. |
"Görünüşe göre manifestom istemeden de olsa odaklanmasında Lundy'ye yardım etmiş." | Open Subtitles | "يبدو أنّ بياني ساعد (لاندي) عن غير قصد بتقليص بؤرة تركيزه" |