"عينيكِ" - Traduction Arabe en Turc

• gözlerini
• Gözlerin
• gözlerinin
• gözlerine
• Gözlerinde
• Gözünü
• Gözlerinizi
• gözlerinden
• göz
• gözünde
• gözlerinle
• gözün
• Gözler
• gözüne
• gözünün

Şimdi, gözlerini açana kadar üç yıl geçtiğini hayal et.
تخيلي الآن ان ثلاث سنوات مرت بينما كنتِ مغلقه عينيكِ

Ama gözlerini kapatıp sefillik yokmuş gibi davranmak daha kolaydır.
من الأسهل أن تغلقي عينيكِ وتتظاهري بأنّ التعاسة غير موجودة

Gözlerin öyle büyük ve güzeldi ki, odadaki kadınların soluğu kesildi.
عينيكِ كانت كبيرة جدًّا و زاهية كلّ السّيّدات في الحجرة شهقن

Bana ilk kez merhamet gösterdiğinde gerçek gözlerinin önünde duruyordu.
كانت الحقيقة أمام عينيكِ من اللحظة التي أشفقتِ فيها عليّ

Öyleyse bu gece eski kocan onun gözlerine bakıp şöyle diyecek.
إذن الليلة، كان زوجك الأسبق البليد لينظر في عينيكِ و يقول

Kollarınla gözlerini kapat ve çığlık at. Hayatın için çığlık at.
ألقي ذراعيكِ لتغمي عينيكِ و أصرخي، أصرخي لأجل حياتكِ

Dinle, o kadar da kötü değildi... ama, bir dahaki sefere gözlerini daha yavaş oynatmalısın tatlım.
إنه ليسَ سيئاً، إنه ليس سيئاً لكن أسمعي عزيزتي، عليكِ تحريك عينيكِ بشكلٍ أبطأ المرة المقبلة

gözlerini kapalı tut, yoksa çift görürsün.
لا بأس، فلتغلقي عينيكِ وإلا ستكون الرؤية مزدوجة

Tamam, şimdi gözlerini kapa ve mutlu bir mekân düşün.
حسنا ً, الآن أغلقي عينيكِ... و فكري في مكان سعادتكِ...

Biraz gözlerini devirir misin, böylece akını da görebiliriz.
هل يمكنك ضم عينيكِ قليلا حتى يمكننا رؤية اللون الأبيض تحتهم؟

Para kazanmak için çok çalışıyorum, tek birşey için gözlerini iyileştirmek için.
أعمل جادا لكسب المال، لسبب واحد فقط كي أستطيع معالجة عينيكِ

Ne kadar zor olduğu sorun değil, ya da nasıl tükendiğim gözlerini iyileştirmek için bir yol bulacağım.
لا يهم مدى صعوبة الأمور أو كم أنا مجهد سأجد وسيلة لعلاج عينيكِ

gözlerini yıkayacağım sadece.
استمعي لي الأمرُ على ما يرام أنا سأغسل عينيكِ حسناً

gözlerini kapayıp, hayalindeki evi düşünmeni istiyorum.
أريدك أن تغمضي عينيكِ وتتخيلي منزل أحلامك

Beni gördüğün anda Gözlerin parladı.
إن عينيكِ أشعّتا عندما رأيتيني مرة أخرى, يعجبني ذلك

Çünkü bu işi yapmadan önce son kez gözlerinin içine bakmak istedim.
لأني أردت فقط النظر في عينيكِ لمرة أخرى قبل أن نقوم بهذا

Sendin, sesini duymayı özlemiştim gözlerine tekrar bakmayı.
السبب أنتِ اشتقت لسماع صوتكِ و للتحديقِ في عينيكِ

Gözlerinde yaramazlık ve dudaklarında gülümseme var kim bilir aklından ne niyetler geçiyor.
تلك النظرة التي في عينيكِ و تلك الابتسامة تشيران أن نواياكِ غير حسنة

Gözünü kapayıp birinin nerde olduğunu söylemek öyle her yiğidin harcı değildir.
الأمر ليس بسهولة أن تغلقي عينيكِ وترين مكان ذلك الشخص

Gözlerinizi açamazsiniz. Bir saniyeden fazla açamam, Doktor böyle söyledi.
لا يمكنكِ فتح عينيكِ - ليس لأكثر من ثانية -

Sen de buradan benim kadar nefret ediyorsun. gözlerinden okunuyor.
إنكِ تكرهين هذا المكان مثلما اكرهه يمكننى رؤيه ذلك فى عينيكِ

Sonra da buradaki kırışıklıklar üzerinde çalışmaya başlarım ve göz altı morluklarınla.
ومِن ثمّ، يُمكنني العملُ على هذه التّجاعيد هُنا وعلى الظِّلال أسفل عينيكِ

Evet, gözünde bir şey var. Çıkarmamı ister misin?
يوجد شيئ ما في عينيكِ هل تدعينني أخرجه لكِ؟

-Ağzım sulanmadı. Lütfen, adamı gözlerinle soydun.
لم أُعجب به - بربّكِ، رأيتكِ تنزعين عنه ملابسه بواسطة عينيكِ -

Senin sol gözün sağ gözünden daha yukarıda ve daha büyükmüş.
أن عينيكِ اليسار أعلى من اليمنى وهـذا أمــرٌ مقرف

Gözler ufukta, Gözler ufukta. O zaman kusmazsın.
ثبتي عينيكِ على الأفق ، عينيكِ على الأفق عندئذٍ لن تتقيئي

O zaman bu oku gözüne sokmadan önce git.
إذن غادري , الآن , قبل أن أرديكِ بهذا السهم بين عينيكِ.

Sana söyleyemem. Ama ayrıntılara takılıp gözünün önünde duranı kaçırma.
لا استطيع إخباركِ لكن لاتلهيكِ التفاصيل عما يركن نصب عينيكِ