Birçok farklı proje ile insanların gözleri ile makineler ile nasıl iletişim kurduğunu anlamaya çalıştım. | TED | ولقد تم ذلك منذ البداية ، مع مجموعة متنوعة من المشاريع المختلفة ، أن نفهم كيف يمكن للناس أن تصل الأجهزة مع عيونهم. |
Ve sonra bunu arkadaşlık ile kıyaslar. İki insan yan yana durur, öylesine ki, omuz omuza gibi ve ikisinin de gözleri ortak bir hedefte kilitlenir. | TED | ثم قارن ذلك مع الصداقة. عندما يقف شخصين بجانب أحدها الآخر، كتف بكتف، مع عيونهم متجهه نحو هدف مشترك. |
Erkekler kızları düşündüğünde onların gözlerini, bacaklarını ve göğüslerini düşünür. | Open Subtitles | عندما يفكر الرجال في البنات يفكرون في عيونهم سيقانهم وصدورهم |
Küçük zenci çocuklar olur ya, karınları deşilmiş, gözlerinde sinekler. | Open Subtitles | عن الأطفال السود الصغار ببطونهم المنتفخة و الذباب في عيونهم |
Ama onlardan biri içeriye girecek olsa, ayağa kalkar, ve gözlerinin içine bakardım. | Open Subtitles | ولكن إذا تكلم معي واحد منهم سوف أقف وسأتحدث إليهم مباشرةً في عيونهم |
- O kan mı? Ve Gözlerine zarar verebilecek herhangi bir şey. İşkence görmüş ruhlarını serbest bırakır.. | Open Subtitles | وأىّ شيىء يدمّر عيونهم يحرّر أرواحهم المعذّبة |
Sıradan kadınlardan ayırt etmenin tek yolu Gözlerindeki eflatun rengi fark edebilecek kadar açıkgöz olmaktır. | Open Subtitles | لا يمكن تفرقتهم عن السيدات العاديات إلا إذا كنت حاد النظر و رأيت مسحة اللون الأرجواني فى عيونهم |
Gülümserler, gözleri parlar, onları memnun etmişsindir. | Open Subtitles | انهم يضحكون، عيونهم تلمع، لأنك اسعدتيهم. |
O güruh bugün Musa'nın peşinden çöle gidebilir ama gözleri güneşten kıpkırmızı olduğunda ve çatlak dudakları susuzluktan kanadığında, mideleri açlıktan kasıldığında, | Open Subtitles | هذا الحشد سيتبع موسى لداخل الصحراء اليوم لكن عندما تذبل عيونهم و تصبح حمراء بفعل الشمس و تتشقق شفاههم و تدمى من العطش |
O güruh bugün Musa'nın peşinden çöle gidebilir ama gözleri güneşten kıpkırmızı olduğunda ve çatlak dudakları susuzluktan kanadığında mideleri açlıktan kasıldığında Musa ve onun Tanrı'sını lanetleyecekler. | Open Subtitles | هذا الحشد سيتبع موسى لداخل الصحراء اليوم لكن عندما تذبل عيونهم و تصبح حمراء بفعل الشمس و تتشقق شفاههم و تدمى من العطش |
Uyduruk bir tablo gibi bana gözlerini dikerek ziyafet verdiler. | Open Subtitles | قامت بإختراع بعض العروض كي يستطيعوا أن يمتعوا عيونهم بي |
Korkumuz şu ki, dünyadaki bütün çocuklar gözlerini artık hiç açmayacaklar... | Open Subtitles | الخوف الذي لم يدع اطفال العالم يفتحوا عيونهم مرة ثانية ابداً |
gözlerini dört açacaklardır, seninle ben de kaçırılma... esnasında toplanan delillere bakalım. | Open Subtitles | سيبقون عيونهم عليه . وانا وانت سنبحث فالادلة التي وجدناها من الاختطاف. |
Çünkü yalnızca Çek kadınlarının gözlerinde bu ateş vardır. | Open Subtitles | إذاً يجب أن تكونى تشيكية لأن النساء التشيكيات وحيدات . ولهم هذه النار فى عيونهم |
Bütün bu insanların gözlerinde umut vardı | Open Subtitles | وأنا أشاهد كل هؤلاء الناس،والأمل يملأ عيونهم |
Annenin gözlerinde büyük halkalar vardı. | Open Subtitles | في عائلة أمك , فانهم يمتلكون جيوبا كبيرة تحت عيونهم كهذه |
Problem şuydu ki yüzlerine baktığımda gözlerinin daldığını ve sadece beni görmezden geldiklerini görebiliyordum. | TED | المشكلة كانت أنّني عندما نظرت في وجوههم تمكنت من أن أرى الضبابية في عيونهم وأنهم يفقدون تركيزهم. |
gözlerinin akını görene dek silahlarımıza el atmadık. | Open Subtitles | أوقفتُ إطلاق نيارنا حتـى نتمكن من رؤية بياض عيونهم |
İnsanların Gözlerine bakarak pek çok şey görülebilir. | Open Subtitles | لماذا؟ تستطيع معرفة الكثير عن الناس عن طريق النظر إلى عيونهم |
Gözlerindeki ayna parçalarıyla canlı gibi gözükecekler! | Open Subtitles | إن قطع المرآة تجعل عيونهم تبدو كما لو كانت حية |
Anlıyorum ama onlar anlamaz. Onların gözünde kayıp para gitmiştir. | Open Subtitles | أنا أتفهم ذلك ، لكن في عيونهم أنت من أضاع المال |
Bize gözlerinden çıkan ısı ışınlarıyla saldırdılar. | Open Subtitles | ضربونا بنوع من الأشعة الحرارية الخارجة من عيونهم |
gözlerinde o kuduz Bakışları yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديهم تلك النظرة المسعورة في عيونهم |
Erkekler, gözleriyle aşık olurlar ama biz kadınlar, kulaklarımızla aşık oluruz. | Open Subtitles | تعلم,الرجال يقعون با الحب من خلال عيونهم.. لكننا النساء نقع با الحب عبر اذاننا |
Ve Yunanistan'da bilmeden anneleriyle evlenen erkeklerin Göz kapaklarını kestiklerini görüyorum. | Open Subtitles | والمسرحيات الإغريقية حيث يجب أن يقتلعـوا عيونهم لأن تزوّجوا أمهاتهم بالخطأ |
Bu korkunçtur. gözler fırlamaya hazır rokete döner. | Open Subtitles | وهذا مرعب.تبدو عيونهم كالصواريخ المستعدة للإقلاع |