Tepki, serbest dolaşan hidrojen gazını patlatacak kadar şiddetli olur. | Open Subtitles | ردّ الفعل عَنيف جداً بِحيث يُشعلُ غازُ الهيدروجينِ المُحرّرِ. |
Brezilya'lı çiftçi dostlarımla Afrika kıyılarında seyrederken, şiddetli bir fırtına bizi yakaladı ve bizi batıya doğru taşıdı. | Open Subtitles | لزملائي المزارعون في البرازيل إعصار عَنيف وَقعَ علينا الذي حَملَنا وهاج . |
Çatışma oldukça şiddetli geçmiş olmalı. | Open Subtitles | النزاع المُسلَح كان عَنيف جداً |
Ve bugün ben planör pilotu toplumda herşey bir şiddet. | Open Subtitles | واليوم انا طيار منزلقَ في مجتمع كُلّ شيء فية عَنيف. |
Açıkça anlaşılıyor ki Will Beckford'a intiharından ya da intihar gibi durması istenilen bu durumdan önce şiddet uygulanmış. | Open Subtitles | بشكل واضح،شيء عَنيف حَدثَ لبيكفورد قبل إنتحارِه أَو الذي جُعِلَة يبدو مثل إنتحار. |
Senin genlerinden gelen bir çocuğun kendiliğinden şiddet eğilimi taşıması bunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | جيناتكَ أنتجتْ طفل الذي يُثبَتُ لِكي يَكُونَ عَنيف كنفسك. |
Midesi. Kurbanımız şiddetli bir kusma deneyimi yaşamış. | Open Subtitles | ضحيّتنا واجهتْ a تقئ عَنيف. |