Korkarım, asla yüksek bir mevkiye çıkamayacaksınız. | Open Subtitles | في هذه الظروف ، أخشى أنك لا يمكن إعتلاء أي مناصب عُليا |
Bir planı ya da stratejisi, yüksek rütbelerdeki yetkililerle bir anlaşması veya belli belirsiz bir şöhret arzusu ve Robert Ford'dan genelleşmiş bir intikam alma fikri dışında başka hiçbir nedeni yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديه مُخطّط كبير أو استراتيجيّة لا إتفاق مُبرم مع سلُطات عُليا لا شيء سوى إشتياق إلي مجد غامض |
Bir aktivist topluluğa kendini adamış bireylerin yüksek idealleri vardır. | Open Subtitles | في مجموعة ناشطين، هُناك أفراد مُخلصين لمُثُلٍ عُليا وراسخة. |
İki tarafın üst düzey memurlarının karşılıklı anlaşması olmadan böyle bir şey mümkün değil. | Open Subtitles | هذا أمر لايمكن حدوثه إلا إذا كان مرتبط بسُلطة عُليا تديره |
üst düzey bir güçle doğrudan bağlantıdayım. | Open Subtitles | إنّ عندي خطّ مُباشر لسُلطة عُليا. |
yüksek sınıftan yakışıklı olmayan bir aylağım yine de 10 bini aşkın kadınla beraber oldum. | Open Subtitles | أَنا a عجز طبقة عُليا الذي لَيسَ وسيمَ، رغم ذلك كَانَ عِنْدي أكثر من 10,000 إمرأةِ. |
Gerçekci görünecek bir sahte ölüm için çok fazla kaynağa ihtiyaç duyarsın, yüksek yerlerde arkadaşlara, ve bir de yedek cesede. | Open Subtitles | لتزييف موتكِ من المحتمل أنكِ تحتاجين ... أموالاً لا حصر لها وأصدقاء في مناصب عُليا ... وجثة إحتياطية |
Bir ton "toprak-adam"ın dünyanın her yerindeki istihbarat teşkilatlarının yüksek mevkilerinde olmasından daha korkunç değil. | Open Subtitles | ليس مُروّعاً مثل عدد الـ"دستمان" الذي يشغلون مناصب عُليا بوكالات الإستخبارات بجميع أنحاء العالم. |
O doğaüstü savaş bakanı ve yüksek komutada John A. Warden'ı kullanma yetkisine sahip. | Open Subtitles | هو وزيرُ حرب paranormal وقيادة عُليا خوّلتْ لإسْتِعْمال جون أي . مراقب. |
O kuzu değil Ama bana yüksek bir irade tarafından bir koyun gönderildi. | Open Subtitles | خروف فقط أرسل إلي بقدرة عُليا |
Daha yüksek bir güçle kontak halindeyiz. | Open Subtitles | نحن نتواصل مع قوى عُليا |
yüksek mevkilerde arkadaşlarınız varmış. | Open Subtitles | لديكِ اصدقاء ذوي مكانة عُليا |
- Berkeley'de klinik psikiyatride yüksek lisans yapıyor. | Open Subtitles | - تسرّني رؤيتِك. - طالبَة دراسات عُليا بالطب النفسي في (بيركلي). |
Özellikle de üst düzey memurlar jakuzide fahişelerle yakalanıp işi benim düzeltmemi istiyorlar. | Open Subtitles | لا سيّما حينما يتمّ اعتقال مُوظفين عوام ذوي مراتب عُليا في حوض استحمام مع عاهرات ومُخدّرات ويكونون بحاجة إليّ لتنظيف الفوضى. |
Onlar üst sınıftandır. | Open Subtitles | اشخاص من طبقة عُليا جداً. |
Elimde en üst seviye HR üyelerinin isimleri ve resimleri var. | Open Subtitles | إنّي أنظر إلى أسماء وصُور لأعضاء من مُستويات عُليا بـ (الموارد البشريّة). |