Böyle bir soruya yollara düşen insanlar tarafından çeşitli cevaplar verilebilir, ama göçebeler genellikle is tek bir kelime ile cevap vereceklerdir: özgürlük. | TED | والجواب على سؤال كهذا متنوع بتنوع الأشخاص على الطرقات، لكن الرحّالة غالبًا ما يجيبون بكلمة واحدة: الحرية. |
Yalnız olduğumuza katılan iş arkadaşlarım genellikle önlerinde bir engel görüyorlar: biyolojik terör, küresel ısınma, savaş. | TED | زملائي الذين يتفقون معي بوحدانيتنا غالبًا ما يجدون عائقًا إضافيًا الإرهاب البيولوجي، الاحتباس الحراري، الحرب. |
Aklına o an ne geliyorsa. Benim aklıma genelde Tanrı gelir. | Open Subtitles | أيّاً يكن ما يخطر لخلدك، بالنسبة ليّ غالبًا ما يكون الرب. |
genelde envanterdeki eşyaları ararken 5-10 mil kadar yürürler. | TED | غالبًا ما يمشون ما يقرب من 5 أو 10 أميال خلال سعيهم وراء تلك المواد المخزّنة. |
Yüksek ithalat vergileri sıklıkla problemi artırıyor, bazen de arabanın fiyatını ikiye katlıyor. | TED | غالبًا ما تزيد واجبات الإستيراد المرتفعة من حدة المشكل، بمضاعفة ثمن السيارة أحيانا. |
fakat onlar da Sık sık bir hata yapar: Diğer herkesin de bilgili olduğunu düşünürler. | TED | ولكنهم غالبًا ما يخطئون خطأ آخر، فهم يفترضون أن كل شخص آخر هو واسع المعرفة أيضًا. |
çoğu kez, acılarını dindirebileceğimizi düşünerek bu yerlerin yeniden yapılandırılmasında acele ediyoruz. | TED | غالبًا ما نندفع لإعادة صنع هذه الأماكن، مفكرين أنه من الممكن تخفيف آلامهم. |
Neyse ki bu etkiler genellikle geçicidir. | TED | ولكن لحسن الحظّ، هذه الأعراض غالبًا ما تكون مؤقتة. |
dedi. Dürüst olalım ki sağlıkta öncelikle sizi hasta eden koşullara bakmadan genellikle semptomları tedavi ederiz. | TED | الإجابة الصادقة هي أننا في العناية الصحية غالبًا ما نعالج الأعراض بدون مخاطبة الظروف التي تجعلك مريض في المقام الأول |
Sağlıkta genellikle niceliğin parasını öderiz değerin değil. | TED | في العناية الصحية غالبًا ما ندفع للحجم وليس للقيمة |
Şimdi sağlıkta temel neden analizi genellikle genlerinize ve nasıl davrandğınıza bakalım der. | TED | الآن إن تحليل سبب جذري في العناية الصحية غالبًا ما يقول: حسنًا دعنا نفحص الجينات دعنا نفحص كيف تتصرف |
Ve bu öyle bir yeniliktir ki sınırlarda yaşayan insanların genellikle geleceğin habercileri olduklarını gösterir. | TED | وهذا النوع من الابتكار هو السبب في أن هؤلاء المهمشين غالبًا ما يتنبأون بالمستقبل. |
Bu hayvanlar genellikle uçamayan kuşları avlayarak onları yok olmaya sürükleyebilirler. | TED | غالبًا ما تفترس هذه الحيوانات الطيور التي لا تطير كما يمكن أن تؤدي بهم إلى الانقراض. |
Baskı altında, genelde en iyisini yapma endişesiyle yaptığımız şeyi kontrol etmeye çalışırız. | TED | عند وجود الضغط، نحن غالبًا ما نهتم بتأدية أفضل ما لدينا، وكنتيجة نحاول التحكم في ما نفعل لنفرض أفضل أداء. |
Tedavi alsan bile, hastaneler genelde bizi daha hasta yapıyor. | TED | وحتى عند حصولك على العلاج، غالبًا ما يتفاقم مرضنا بسبب المستشفيات. |
Kendi kuşaklarımız hakkında daha fazlasını öğrendikten sonra fark ettim ki kişisel birikimimizi paylaşmak için birbirimize genelde güvenmiyoruz. | TED | كلما رأيت وتعلمت حول جيل كل منا، كلما أدركت أننا غالبًا ما لا نثق في بعضنا البعض بما يكفي لمشاركة حكمتنا. |
Yaratıcılık genelde, bir fikri orijinal bağlamından aldığınızda gelir ve onu başka yere taşırsınız. | TED | غالبًا ما يأتي الإبداع عندما تأخذ فكرة من سياقها الأصلي وتنقلها إلى مكان آخر. |
Bu ameliyatlar genelde interseks çocukları düzeltmek için var ama çoğunlukla tersini yapmaya varıyor, daha fazla fiziksel ve ruhsal hasara ve soruna yol açıyor. | TED | غالبًا ما تُجرى هذه الجراحات لتحسين حياة الأطفال ثنائيي الجنس، لكن عادةً ما ينتهي بهم الأمر وهم يفعلون النقيض. متسببين بأذىً وتعقيدات أكبر، نفسية وجسدية. |
ve bu son kısım sıklıkla tarafsızlık prensibi olarak ifa edilir. | TED | وهذا الجزء الأخير هو غالبًا ما يوصف كمبدأ التجرد. |
genellikle düşüncenin davranışı değiştirdiğini düşünürüz fakat davranışlarımız sıklıkla düşüncelerimizi değiştirir. | TED | غالبًا ما نعتقد أن الفكر يغير السلوك، لكن السلوك في أغلب الأوقات يغير أفكارنا. |
Ve farklı popülasyondaki erkekler kulak misafiri içinde olduklarında, cümleler sıklıkla değiştirilir, belki yeni şarkılar onları dişilerle çiftleşmek için daha cazip kılıyordur. | TED | عندما تتغذى ذكور الحيتان المنتمية لتجمعات مختلفة على مقربة، غالبًا ما يتم تبادل العبارات، ربما لأن الأغاني الجديدة تجعلها أكثر جاذبية للإناث الخصبة. |
Butler Sık sık eserlerine çağdaş haberleri de dahil eder. | TED | بتلر غالبًا ما تضمنت الأخبار المعاصرة في أعمالها الكتابية. |
Sık sık sorarlar, " Peki ama sosyal medyasız bir hayat nasıl?" | TED | الناس غالبًا ما تسأل، "حسنًا ، لكن كيف ستبدو الحياة بدون التواصل الاجتماعي ؟" |
Yemekler oldukça azdı. çoğu zaman açtılar. | TED | نادرًا ما يوجد غذاء كافٍ، و غالبًا ما يكونون جائعين. |