"غريبٌ" - Traduction Arabe en Turc

    • garip
        
    • tuhaf
        
    • yabancı
        
    • ilginç
        
    • tuhafsın
        
    • yabancısın
        
    • tuhaftı
        
    • garipti
        
    • acayip
        
    Ki bu çok garip bir şey çünkü kullanabileceğin tek silah tabanca. Open Subtitles و هذا شىء غريبٌ جداً, لأن الأسلحة المتاحة فقط هى الأسلحة النارية.
    Bir erkeğin, bir kadına sevgisini göstermek için güzel çiçeklerin koparılmasının ve yavaşça ölmelerinin izlemesinin garip olduğunu söylemiştim. Open Subtitles قلت بأنه غريبٌ بأن الرجال يظهرون العاطفة عن طريق إقتلاع شيء جميل من الأرضِ و يرونها تموت موتاً بطيئاً
    Onu eski ofisimde görmek çok garip geliyor, anlıyor musun? Open Subtitles إنّ الأمر غريبٌ جداً بأن أراه بمكتبي القديم كما تعلمي؟
    Bunun sizin için de, benim için olduğu kadar tuhaf olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعلمُ أنّ هذا غريبٌ عليك كما هو غريبٌ بالنسبة لي
    Fakat burada suyla alakalı oldukça tuhaf bir şey var, ve bizim gözümüzden saklanıyor Open Subtitles لكن هناك شيءٌ ما غريبٌ حقاً حيال الماء، وهو يتوارى عن مدى أبصارنا.
    Hetero bir erkeğin bunu sana anlatmış olması biraz garip bence. Open Subtitles أعتقد أنه غريبٌ قليلًا أن رجلاً صريح أضطر ليخبرك بكل ذلك.
    Ama insan olduğumdan beri garip bir hal almaya başladı. Open Subtitles لكن منذ أن أصبحت بشريًا إن الأمر .. غريبٌ جدًا
    Bütün bu kargaşaya sebep olduğunu düşünmek ne garip, değil mi? Open Subtitles إنه غريبٌ حقاً, أليس كذلك؟ أن تظني أن كل تلك الجلبة بسببكِ
    garip olan bir şeyi yok, herhangi bir yer gibi. Open Subtitles لا شيء غريبٌ فيهـا، إنهـا مثل كل الأماكن.
    - Anladım, bu kısmı oldukça garip ama. Ana sayfasında kişisel hiçbir şey yok, değil mi? Open Subtitles أنظري هذا غريبٌ حقّاً، لا شيء شخصيّ على صفحتها الشخصيّة، ولا الرئيسية؟
    Çok garip, buraya geldiğin andan beri içimde sanki daha önce tanışmışız gibi tuhaf bir his var. Open Subtitles إنّه أمرٌ غريب، فمُذ رأيتُكِ لدى وصولكِ، راودني شعورٌ غريبٌ أنّنا تقابلنا سابقاً.
    Oğlumla övünmek istediğim için bana kızamazsın, hatta senin bunu yapmıyor olman bile tuhaf. Open Subtitles لا يمكنكِ البقاءُ غاضبةً منّي لرغبتي بالتفاخر بابننا و بصراحة الأمرُ غريبٌ أنّك لا ترغبين بذلك
    Bunun ona biraz tuhaf geleceğinden endişe ediyorum. Open Subtitles وأنا قلقٌ حيال ذلك ربما يكون غريبٌ بالنسبةِ لها.
    Ne tuhaf... Tüm o kızların el yazısı Posta Müdürü, annem ve sayı kralı Frank Aaron'la tıpatıp aynı. Open Subtitles غريبٌ أن جميع الفتيات لديهم ذات خط الكتابةمثلرئيسالبريد،أمي ، وأيضاً..
    - Evet, biraz tuhaf bir kız. Open Subtitles لا يا صاح، شأنها غريبٌ نوعاً ما، .فإنّنانعرفهامنذ ثلاثسنوات.
    Kabul etmen gerekir ki, oldukça tuhaf bir düzen 60 yaşında biriyle yaşayan 33 yaşında biri. Open Subtitles أعني، يجبُ عليّ أن أعترف، الأمر غريبٌ أن يعيش شابٌ عمرهُ 33 سنة مع رجل عمره 60 عاماً.
    Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. Çünkü sen insanların korktuğu tamamen yabancı birisin. Open Subtitles بإعتبار أنكَ غريبٌ جداً وأن الناس يخافون منك.
    Böyle büyük bir oteli buraya dikmiş olmaları oldukça ilginç. Open Subtitles غريبٌ جدًا أن بنوا هذا الفندق الكبير هنا
    -Çok tuhafsın, Elliot. -Tilki gibi mi tuhaf? Open Subtitles أنتَ غريبُ الأطوار يا إليوت= غريبٌ مثل الثعلب-
    - Burada yabancısın değil mi? Open Subtitles أنت غريبٌ هنا، ألست كذلك؟ هذا صحيح
    O yükseklikte çalışmak çok tuhaftı bazen direk kıyafetlerinin üzerinden enjeksiyon yaptım. TED وقد كان الوضع غريبٌ جداً هنالك في الأعلى بعض الأحيان لدرجة أنني كنت أعطي البعض الحُقن عبر ملابسهم
    Bu biraz garipti işte. Open Subtitles ذلك كان غريبٌ قليلاً
    Şey biraz acayip bir durum var. Ne yiyecek var ne bir şey. Open Subtitles ، نعم ، الأمر غريبٌ نوعاً ما لم يترُكَوا أي طعامً هُناك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus