Gazeteci olarak öğrendiğim şeylerden biri de öfkemi nasıl kontrol edeceğimi öğrenmekti. | TED | أحد الأشياء التي توجب عليّ تعلمها كصحفي كان هو التحكم في غضبي. |
Yani, en azından önce, bilirsin, okula gidebilirdim ve öfkemi açığa vurabilirdim, ama... | Open Subtitles | أقصد على الأقل قبـل تعلـمـ ، أستطيـع الذهآب إلى المـدرسـة و افرغّ غضبي |
Senin üzerine bu kadar gelmemim nedeni, kendime kızgın olmamdan dolayı sanırım. | Open Subtitles | لذا أظنّ أنّه السبّب في تضاعف غضبي على نفسي لإلقاء اللوم عليك |
Majestelerinin ahmak bir hizmetkarıyım. Av peşindeyken öfkemin gözümü kör etmesine izin verdim. | Open Subtitles | أنا خادم أحمق للملك، إذ أنّي أترك غضبي يهمن عليّ بينما أصيد طردتي. |
- sinirimi birinden çıkarmam gerekiyordu. - Evet, siz kadınlar hep böylesiniz. | Open Subtitles | ـ كنت مضطرة أن أخرج غضبي على شخص ما ـ أجل, كلكن سواء |
Öfkem yatıştıktan ve... çok uzun ve acı verici bir düşüşten sonra, ne yapılması gerektiğinin farkına vardım. | Open Subtitles | وبعد راقصِ لكمةِ خارج غضبي ويَعاني من جداً لمدة طويلة وسقوط مؤلم جداً، أدركتُ الذي يَجِبُ أَنْ أُعْمَلَ. |
Tecavüz kısmını, öfke kısmını kadar net anımsayamıyorum. | TED | لا أتذكر كثيرًا عملية إغتصابي بقدر ما أتذكر غضبي |
sinir bozucu çünkü sorunlarımızın sihirli bir şekilde yok olmayacağını biliyorum. Teşekkürler. | Open Subtitles | هذا يثير غضبي لأنّني أعلم أن مشاكلنا لن تختفي بطريقة سحرية شكراً |
Fakat ben sonunda bana ihanet edenin üzerine öfkemi salmak üzere özgür olacağım. | Open Subtitles | ومع ذلك، لا أستطيع أخيرا إصلاح غضبي ضده الذين خانوا ه أنجبت لي. |
Ama cidden, ben öfkemi daha iyi ifade ediyorum. | Open Subtitles | ولكن بصراحة أعتقد بأنني أعبر عن غضبي بطريقة أفضل |
O hap öfkemi yatıştırmak içindi ama içinde uyarıcı vardı. | Open Subtitles | الهدف منها ان تقلل من غضبي ولكن جعلتني سريعا |
Haklı, tüm öfkemi bu kitaba akıttım. | Open Subtitles | لقد كان على حق لقد صببت غضبي كله في ذلك الكتاب |
Tanrım, bana kızgın falan mısın? Hayır, elbette değilim, neden kızgın olayım ki? | Open Subtitles | حسناً ، فيبي أوه ، ماذا ، أتصبين غضبكِ علي أو شيء كهذا ؟ لا ، بالطبع لا لماذا قد أصب غضبي عليك |
Seninle gönül rızasıyla evlendim bu yüzden Tanrı katında, sana kızgın davranmaya hakkım yok. | Open Subtitles | لقد تزوجتك بكامل ارادتي لذا أنا لاأملك الحق في ان أفرغ غضبي من القدر عليك |
öfkemin 11. yaşında, her çocuk için eğitimin ne kadar önemli olduğunu farkettiğimde, aklıma kullanılmış kitapları toplayıp ve fakir çocuklara yardım etmek geldi. | TED | غضبي في سن 11، عندما أيقنت كم التعليم مهم لكل طفل ، خطرت لدي فكرة لجمع الكتب المستعملة ومساعدة أفقر الأطفال. |
Diğerleri eşinizi yani kuzenimi öldüren o barbarların çok yakında öfkemin ağırlığını duyacaklarını temin ediyorlar. | Open Subtitles | فلتكوني واثقة ان البربريين قاتلو زوجك وابن العم سوف يحسون قريبا بمدي غضبي |
Bu beklenmedik buluşma, sinirimi biraz olsun yatıştırmıştı. | Open Subtitles | هذا الموعد الذي لم أكن أتطلّع إليه خفّف غضبي. |
Haklı Öfkem kuruntudan başka bir şey olmayan zekice ama korkunç planı mı ateşlemişti. | Open Subtitles | غضبي الذي كان يغذّي خطتي الحذقة والمروّعة كان مجرّد وهم |
Yolumdaki ana engellerden biri olduğundan, ...anneme duyduğum öfke, içimde kaynamaya başladı. | Open Subtitles | غضبي ضدّ أمّي وصل بداخلي إلى درجة الغليان حيث هي التي تـُمثل إحدى العقبات الرئيسية في طريقي |
Herkes personel toplantılarından ne kadar nefret ettiğimi bilir bu yüzden benim de sinir olup kötü bir şey söyleme ihtimalim yok. | Open Subtitles | الخبر السار، الجميع يعرف كم أكره الاجتماعات، لذا لحسن الحظ، سيوفر عليّ غضبي والتفوه بأشياء ذنيئة |
Temize çıkınca, beni buraya tıktıranlar gazabımdan payını alacak. Chloe gibi. | Open Subtitles | وعندما أخرج، المسؤولين عن وضعي هنا سيواجهون غضبي بالتأكيد. |
Bak, kız kardeşini seviyorum sadece bazen beni kızdırıyor tamam mı? | Open Subtitles | إسمع أنا أحب أختك و لكنها تثير غضبي في بعض الأحيان |
Bir bahis daha diyerek sinirlerimi yatıştıracağını mı sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تخال بوسعك أن تغمد لهيب غضبي برهان آخر؟ |
Sinirim yüzünden sadece sağlığımdan değil aynı zamanda işimden ve evliliğimden oldum. | Open Subtitles | غضبي لم يكلفني صحتي فقط وإنما عملي وزواجي |
Bu gece Öfkemden korkan bir çok adam var etrafımda. | Open Subtitles | هناك العديد من الرجال الخائفين يختبئون من غضبي هذه الليلة. |
Hâlâ biraz üzgünüm, ama daha çok kızgınım! | Open Subtitles | ما زلت حزيناً تقريباً لكن غضبي يفوق حزني |
Tamam, sana neden kızdığımı bilmek istiyor musun? | Open Subtitles | حسناً أتود معرفة سبب غضبي منك؟ |
Subaylarımdan birinin bilgim dışında soruşturulmasıyla ilgili Kızgınlığımı ve hayal kırıklığımı başkana ilettim. | Open Subtitles | انا آسف ، أيتها الرائد لقد اعربت عن غضبي وخيبة أملي الى الرئيس فيما يتعلق بالتحقيق مع احد زملائي الضباط دون علمي |