sahsin cani geçmisi, kesinlikle affedilemez. | Open Subtitles | ذلك الماضي الوحشي، لا يمكن غفرانه |
Trajik, affedilemez. | Open Subtitles | إنه أمر مأساوي ، لا يُمكن غفرانه |
Yeni dönemde affedilemez olup... | Open Subtitles | ! لا يمكن غفرانه في هذا العهد الجديد |
Panikledim ve ona çok kötü, hatta affı olmayan bir şey yaptım. | Open Subtitles | فزعت وفعلت شيئًا مُروعاً به شيئًا لا يُمكن غفرانه حقاً |
Rakes'in o çocuğa yaptığı şeyin bir affı olamaz. | Open Subtitles | ما فعله لذلك الفتى... . هذا لا يُمكن غفرانه |
Böyle bir adamın oğlunu bu şekilde kullanmak, affedilmez. | Open Subtitles | إستغلال ابن رجل بتلك الطريقة أمر لا يُمكن غفرانه |
En affedilmeyecek olan şey onları yarı yolda bırakmaktır. | Open Subtitles | تخليت عن هؤلاء الرجال ، وهذا أكثر شيء لا يمكن غفرانه |
Ama affedilemez de değil. | Open Subtitles | ولكن من الممكن غفرانه |
Yaptığım şey affedilemez. | Open Subtitles | ما فعلتة لايمكن غفرانه |
Ama yaptigi sey affedilemez. | Open Subtitles | لكن ما فعلته لا يمكن غفرانه |
Borden'in yaptığı şey affedilemez, ama bu senin suçun değil. | Open Subtitles | ، ما قام به الطبيب (بوردين) لا يُمكن غفرانه لكنها ليست غلطتك |
Koca Jim ve Rebecca'nın dün yapmaya çalıştıkları şeyin izahı yok ancak affı var. | Open Subtitles | ما حاول فعله (بيغ جيم) و(ريبيكا) البارحة لا يُبرر ولكنه يمكن غفرانه |
İnsanlar öteki yanaklarını uzatıp affedilmez olanı bağışlamaya hazırdı. | Open Subtitles | الناس على استعداد لتحويل الخد الآخر المغفرة... لما لا يمكن غفرانه |
Belki affedilmeyecek bir şey değildir. | Open Subtitles | ربما هو شيء لا يمكن غفرانه. |