Ahlaksızlığın oldukça kalın bir zırh giydiğini far etmiştim. | Open Subtitles | وأسمح للشر بأن ينمو؟ لاحظت أن الشر يرتدي درعاً غليظة جداً |
Ağzına makyaj yapma, kalın dudakları var! | Open Subtitles | لا تضع الميكياج على فمه انها تجعل الشفاه غليظة |
Göz kapakları düşük, yüzü şişman, boynu kalın. | Open Subtitles | لديها عينٌ متهدّلة، وجهٌ بدين، ورقبةٌ غليظة |
Bunlar çok kalın, Sahaya bak, İnsanları dalgalı göreceksin. | Open Subtitles | هذه النظارات غليظة لدرجة انك عندما تمسك الخريطة سترى الناس تسبح |
Bu tenekelerin zırhları kalın. | Open Subtitles | هؤلاء المعدنيون لديهم دروع غليظة |
Dün gece bir bebek, St. Raymond muayenehanesinden kaçırıldı. Şüpheli, kısa boylu, mat saçlı ve kalın gözlükler takıyor. | Open Subtitles | "طفل اختُطِفَ من عيادة "سانت رايموند" البارحة المشتبه رجل قصير بشعرٍ أسمر ونظّارة غليظة." |
Biraz kalın sanki. | Open Subtitles | ربما غليظة بعض الشيء |
O da beni kalın bir sopayla dövdü. | Open Subtitles | قام بضربي بعصا غليظة |
Duvarlar çok kalın ve şu çanlar. | Open Subtitles | الجدران غليظة وهذه الأجراس. |
Çubuk makarnanın kalın olanı. | Open Subtitles | إنها غليظة أيها الغبي. |
Lassie, kalın, kunduzumsu, çatıya benzeyen saçın altına tünemiş parlak bir zeka kariyerine yoluna sokacak teknikler geliştirir. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} (لاسي)، قام شخص عبقري متواجد تحت قشة شعر غليظة وعرضية... {\pos(192,220)} بصنع تقنيات ستعيد حياتك المهنية إلى مسارها... |