Fakat Polis onun yokluğunda bize yardımcı olmayı kabul etti. | Open Subtitles | لكن الشرطي الإتّحادي وافق على مساعدتنا أثناء غيابه |
Kral'ın yokluğunda Vekil görevi sizde olduğu için, sizinle konuşmam gereken bir mesele var. | Open Subtitles | هناك مسألة واحدة أود مناقشتها مع جلالتك منذ أخذت دور الوصي في غيابه |
İnanıyorum ki... onun yokluğunu doldurmaya çalışıyorum... mümkün olduğunca iyi olmaya çalışarak. | Open Subtitles | اعتقد إنني قد حاولت شعوريا لتعويض غيابه مهلا بالتصرف مثله بقدر ما استطيع |
yokken başından geçen tüm değişiklikleri öğrenmek istiyorsunuz. | Open Subtitles | ويجب أن يتم التوضيح لك حول جميع التغيرات التي طرأت على الفتى أثناء غيابه |
yokluğu benim için hala doldurulamaz. | Open Subtitles | غيابه لا يزال الآن بالنسبة لي هو لا يمكن الاستغناء عنه. |
Bir diğer Alman kadın kayıp kocasının içini rahatlatmak için daha dikkatli davranıyordu. | Open Subtitles | وهذه زوجة ألمانية اخرى حريصة على طمانة زوجها في غيابه |
Babamın yokluğunda beni hiç yalnız bırakmadı. | Open Subtitles | وانها في غيابه . ستكون موجوده من أجلي . دوماً |
Çünkü onun yokluğunda onda en çok değer verdiğin şey daha belirgin olabilir. | Open Subtitles | " لإجل ذلك فالشيء الذي يجعلك تحبه ربما يتضح أكثر في غيابه " |
Bu iyi generale yokluğunda birkaç soru sormamı istemişti. | Open Subtitles | طلب أن يكون الجنرال الجيد هنا بعض الأسئلة فى غيابه |
Kral'ın uşağıyım ve onun yokluğunda görevlerini ben yürütürüm. | Open Subtitles | أنا وصيف الملك, وفي غيابه أقوم بكل مهامه |
Onun yokluğunda yönetim kurulu bunu onaylayabilir mi? | Open Subtitles | في حالة غيابه ، هل يُمكن للمجلس الموافقة على الإستحواذ ؟ |
Ama onun yokluğunda her şeyi iyi yürüttüğümü düşünüyorum. | Open Subtitles | لكني أظن إنّي تمكنت من التعامل .مع الأمور في غيابه |
Orada başına bir şey gelmiş olmalı öyle olmasaydı ayrıldığı ana geri dönerdi ve biz onun yokluğunu fark etmezdik bile. | Open Subtitles | لابد أن شيئاً ما قد حدث له هناك وإلا لكان عاد إلى النقطة التي غادر منها و، ونحن لم نكن حتى لنلاحظ غيابه |
yokluğunu dert ettiğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك كان غيابه وزنها عليك. |
Sen ve diğer çocuklar o yokken kıyameti başlatmaya mı karar verdiniz | Open Subtitles | ماذا .. أقررت أنتَ و زملائك بتدمير العالم أثناء غيابه ؟ |
Çünkü kardeşimi uçurumun eşiğinden alıp sana getirdiğimde o yokken hissettiklerini hatırlamanı istiyorum. | Open Subtitles | لأنّي عندما أنقذ أخي و أعيده، فأريدك أن تتذكري ما خامركِ من مشاعر أثناء غيابه. |
yokluğu tüm hazlarımızı bizden alıp götürür tüm neşemizi elimizden alır. | Open Subtitles | والضوء الذي ينير خسارتنا غيابه يسلب منا كل المتعة |
Her ne kadar Wolsey'in burada olmayışı beni sevindirse de yokluğu bile seni rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | بالرغم من أنه يسعدني كثيراً عدم وجود "ولسي" بيننا ولكن حتى في غيابه, ألا يسبب لكم الإزعاج? |
Polis 48 saattir kayıp olmadığı takdirde hiçbir şey yapamaz. | Open Subtitles | الشرطة لن تفعل اي شيئ حتى يمر على غيابه 48 ساعة |
Başka yerde olduğunu ispatlamak için cinayetten sonra suya dönmüş olabilir. | Open Subtitles | مما يعني أنه عاد إلى الماء بعد الجريمة لتأكيد حجة غيابه |
görgü tanığına çok güveniyor. | Open Subtitles | المجئ هنا. هو بوضوح لديه ثقة كبيرة في حُجّة غيابه. |
Eminim o kadar eğlenceye kapılmışlardır ki Gittiğini fark etmemişlerdir bile. | Open Subtitles | أجل، أوقن أنّهم منغمسون في الفساد بما يشغلهم عن ملاحظة غيابه. |