O'nun sıra dışı biri olduğu konusunda herkes beni uyardı ama onun stili bu, biraz kaçık; | Open Subtitles | كل شخص حذرني أنه غير تقليدي لكن طريقته غير عقلانية |
Senden tek istediğim, aklında yeni bir şeye yer açman... bir tane sıra dışı kavramı kabul etmen... diğer bilinç hallerimizin de ayık bilinç kadar gerçek olduğunu ve... bu gerçekliğin dışa vurulabileceğini kabul etmen! | Open Subtitles | أنا أطلب منك فقط أن تقومي بخطوة صغيرة للأمام معي لقبول مفهوم واحد غير تقليدي فقط . وأن الوعي الأخر الذي نملكه هو حقيقي كما حالة الوعي التي لدينا الأن |
Bunun alışılmadık bir şey olduğunu biliyorum ama dergide büyük bir talihsizlik oldu. | Open Subtitles | انا اعلم بان هذا غير تقليدي ولكن توجد هناك مشكلة كبيرة |
alışılmadık derecede yakışıklı bir adam, yalnız dizüstünde kendisini fakirlikten kurtarıp kendi evine çıkaracak olan bu yazın gözde filmini yazıyordu. | Open Subtitles | شخص وسيم بشكل غير تقليدي, يعمل على الكمبيوتر المحمول, يكتب القصة التي ستنقله من الفقر وتضعه في منزله الخاص. |
Bir erkeğin yatak odasına alışılmışın dışında davetsiz girmemi göz önünde bulunduracağın ortada. | Open Subtitles | لاشك بأنك ستعتبر هذا غير تقليدي لتواجدي في حجرة نوم رجلٌ بدون دعوة |
Alison suç biliminin geleneksel olmayan bölümü ile ilgileniyor. | Open Subtitles | تخصص أليسون في فرع غير تقليدي لعلم الجريمة |
Aslında buraya gelmem biraz sıra dışı bir durum. | Open Subtitles | في الواقع قدومي إلى هنا أمر غير تقليدي |
Yüce Gregor usta illüzyonist, akrobat ve sıra dışı bir hayalveren. | Open Subtitles | (غريغور) العظيم، مُضلّل محترف، وبهلوان ومحترف غير تقليدي في فن الهروب |
Gençliğinde sıra dışı olan şey neydi ki? | Open Subtitles | مالذي كان غير تقليدي في شبابك؟ |
Bir adam tanıyorum! Biraz sıra dışı birisi. | Open Subtitles | أنا أعرف رجلاً إنّه غير تقليدي قليلاً |
Tarzının sıra dışı olduğunu söylemek hafif kaçar ama belli ki onun işine yarıyor. | Open Subtitles | القول إن أسلوبه غير تقليدي سيكون استهانة... لكن الواضح أنه ينجح معه |
sıra dışı bir kaçış gerçekleştireceğim. | Open Subtitles | لديّ هروب غير تقليدي لأقوم به |
alışılmadık derecede yakışıklı bir adam kendisinden olma ihtimali olan ama bunu bilemeyeceği bir bebeğe bakıyordu. | Open Subtitles | شخص وسيم بشكل غير تقليدي, ينظر إلى الطفل الذي ربما يكون إبنه, ولكنه لا يسستطيع المطالبة به. |
Eminim gece kulübünde şarkıcılıktan sekreterliğe geçmek epey alışılmadık bir durum ama oldukça yetenekli ve organize olduğumu garanti ederim. | Open Subtitles | أنا متأكدة من أنه يبدو أمر غير تقليدي الانتقال من مغنية في ملهى ليلي إلى سكرتيرة ولكن يمكنني أن أؤكد لك |
Ve dürüst olmak gerekirse, alışılmadık bir durum ama bu işi becerebilecek birileri varsa, o da sizsiniz. | Open Subtitles | وحقيقة, هذا غير تقليدي ولكن إذا استطاع ثنائي النجاح بهذا فسيكونان أنتما أيها الرفاق |
Böyle buluşmak birazcık alışılmadık şekilde, değil mi? | Open Subtitles | هذا إجتماع غير تقليدي قليلاً، أليس كذلك؟ |
Art'la alışılmadık bir düzeniniz olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | إنّني أعلم أنّكِ وآرت، لديكما ترتيب غير تقليدي. |
alışılmışın dışında bir hareketti, ama Maggie onu arkada bıraktı. Eminim şu anda büyükbabası ona gülümsüyordur. | Open Subtitles | غير تقليدي لكنه أعادها الى السباق أن أراهن أن جدها يبتسم الآن |
Biraz alışılmışın dışında olduğunu biliyorum ama... | Open Subtitles | عندما تخبرها انها عقيم اعرف ان ماأفعله غير تقليدي |
Çalışmadaki ortaklığımız alışılmışın dışında. | Open Subtitles | مشاركتنا في الدراسة كان أمراً غير تقليدي. |
geleneksel olmayan bir tedavi. | Open Subtitles | علاج غير تقليدي, فيتامينات هائله تعديل قليل في السكر |
Bekle, "Big Old funky Butt" olan hangisi? | Open Subtitles | الانتظار، ما هو واحد مع "بيغ قديم غير تقليدي بوت" على ذلك؟ |
# Biz müthişiz! | Open Subtitles | وقال "نحن غير تقليدي! |