Bu hayatın sağlıksız olduğunu düşündüm ve onu kırsalda yaşamaya ikna ettim. | Open Subtitles | شعرتُ أن حياة كتلك غير صحية و أقنعته بالعيش هنا في الريف |
Annemle yaşadığım sağlıksız bir ilişki yüzünden kadınlarla olan ilişkilerim çok çarpık. | Open Subtitles | تعرفين, كل مشاعري تجاه النساء شهوانية بسبب علاقة غير صحية مع والدتي |
- Bu küçük piçi ortadan kaldıracağım çünkü o sağlıksız. | Open Subtitles | من أنا ذاهب للقضاء على رعشة قليلا لأنها غير صحية. |
Ama aynı zamanda, ürünlerimizin güvenli ve sağlıklı olmadığını fark ediyoruz. | TED | ولكن في الوقت ذاته ، ندرك أن منتجاتنا غير آمنة و غير صحية. |
Tamam, ilk önce o kafeterya sağlığa zararlı. | Open Subtitles | , حسنـــاً, بدايةً , بوفيه المدرسة غير صحية |
Rahmetli annesiyle de epey sağlıksız bir ilişkileri varmış gibi duruyor. | Open Subtitles | يبدو أيضا أن لديها علاقة غير صحية بدلا مع والدته المتوفاة. |
Çevrelerinde olan ve ailelerinin karşılayabildiği sağlıksız ve az kalorili şeylerle kendilerini doyuruyorlar. | TED | لذلك، فهم يملأون بطونهم بأغذية غير صحية وسعرات غذائية رخيصة والتي تحيطُ حولهم في مجتمعاتهم ولا تستطيع عائلاتهم تحمله. |
Yüzde yüzümüz sağlıksız ilişki davranışlarıyla karşılaşıyor ve yine yüzde yüzümüz sağlıksız ilişki davranışları yapıyor. | TED | مائة بالمئة منا سيكونون الطرف المتلقي للسلوكيات غير الصحية في العلاقات، ومائة بالمئة منا سيفعلون أشياء غير صحية. |
sağlıksız sevginin tacize dönüşünü görmek gerçekten zor olabilir ama söylemeliyim ki ilişkinizde bu belirtilerden ne kadar çok varsa ilişkiniz o kadar sağlıksız ve belki de tehlikeli olabilir. | TED | قد يصعب حقًا إدراك متى يتحول الحب غير الصحي إلى الإساءة، ولكن من العدل أن نذكر أنه كلما زادت هذه العلامات في علاقتك، كلما كانت علاقتك غير صحية وربما خطرة. |
Benim işim bu. Her gün sağlıklı ilişkiler hakkında düşünüp konuşmalar yapıyorum ve buna rağmen sağlıksız şeyler yapıyorum. | TED | أكسب عيشي من هذا، وفي كل يوم أفكر وأتحدث عن العلاقات الصحية، ومازلت أقوم بأمور غير صحية. |
Yoksullar sadece yoksul değil, aynı zamanda sağlıksız. | TED | والفقراء لا يبقون فقراء فقط، بل يبقون في حالة غير صحية أيضاً |
Fazla sık bir şekilde inşa edildiğinde, doğal ışık ve havalandırma eksiği oluyor, bu da sağlıksız koşullara yol açıyor. | TED | وعند بنائها بكثافة عالية، تفتقر الضوء والتهوية، وعادةً ما تؤدى لظروف غير صحية. |
Vücuduna sağlıksız bir şeyler koymadığını sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أنك لا تتناول مواد غير صحية داخل جسمك |
Ama tuvaletinizi kullanıp, dergilerinizi karıştırıp özenle düzenlenmiş raflarınızı bozmak ve yiyeceklerinizi sağlıksız bir şekilde ellemek isterim. | Open Subtitles | ولكني أريد استعمال حمّامكم، وتصفّح مجلاتكم، وترتيب أغراضكم المرفوفة، وترتيب منتجاتكم الغذائية بطريقة غير صحية. |
- Ve o yaptığın içecek diyeti çok sağlıksız. | Open Subtitles | وهذه الحمية غير صحية أبدا وهي لا تعمل أيضا |
Vefat etmiş biri hakkında böyle konuşmak biraz sağlıksız görünüyor. | Open Subtitles | .. الإشـارة إلى شخـص متـوفي بمـثل تلك الطـريقة تـبدو حـالة غير صحية فحسب |
Sana bir sürü soru soruyorlar ve birden ona kadar ne kadar sağlıksız olduğunu işaretliyorsun. | Open Subtitles | يسألونك مجموعة من الأسئلة ، وعليك أن تجيب من واحد إلى 10 كيف غير صحية تعتقد أنت، |
Feminenliği, sağlıklı olmayan ya da geçmek istediğim bir şey olan maskülenliğe ulaşabilmek için nasıl reddettiğimi yeniden değerlendirmeye başladım. | TED | جعلني أستوعب رفضي للأنوثة فقط لأعيش بذكورة غير صحية وليست شيئاً أردت نشره. |
Ve pek sağlıklı değildi. Tüm zamanımı alıyordu. | Open Subtitles | كانت غير صحية وكانت تاخذ كل ما لدي من وقت |
Bilim bize sesin zararlı olduğunu söyler. | Open Subtitles | العلم يُخبرنا بأن الضجة غير صحية |