"غير قابلة" - Traduction Arabe en Turc

    • edilemez
        
    • imkansız
        
    • hâle
        
    • edilemeyen
        
    • açık değil
        
    • konusu olamaz
        
    Bebeğinizin beyni... ve sinir sistemiyle birlikte büyüyeceği için... tespit edilemez. Open Subtitles وتنمو بدماغ طفلك الرضيع ومراكزه العصبية انها غير قابلة للاكتشاف عمليا
    Yok, bunlar gizli servis hatları olduğu için takip edilemez. Open Subtitles نعم ، أجهزة المخابرات غير قابلة للتقصي ، و شكراً
    Onları ben alırdım ama bu kartlar nakil edilemez. Open Subtitles كنت لآخذه غير أن هذه البطاقات غير قابلة للارتجاع.
    Cinsiyet her zaman bir olgu olarak görüldü, değişmesi imkansız olan, ama şimdi bunun aslında çok daha değişken, karmaşık ve gizemli olduğunu biliyoruz. TED الجنس، كان ومازال يعتبر حقيقة مطلقة. غير قابلة للتغيير، ولكننا نعرف الآن أنه أكثر مرونة، وتعقيدًا وغموضًا.
    Böyle sert iklimsel değişiklikler gezegeni yaşanmaz hâle getirirdi. Open Subtitles هذه التأرجحات المناخية لربما جعلت الأرض غير قابلة للحياة.
    Romantik hisler hakkında kendiliğinden ve ifade edilemeyen, kalpten gelen şeylermiş gibi düşünmekten hoşlanırız. TED يحلو لنا أن نفكر في المشاعر الرومانسية على أنها عفوية وأمور غير قابلة للتفسير، تنبع من القلب.
    Rüyatoryum pazarlığa açık değil. Sözleşmeyi oku. Open Subtitles غرفة اللعبة غير قابلة للتفاوض ، اقرئ عقد الايجار
    Sırrını çözdüğümüz komplonun orduyla olan bağlantısı inkar edilemez. Open Subtitles الإرتباط العسكري بالمؤامرة التي نتباحث بها هي الآن غير قابلة للنفي.
    Gerçek şu ki, prion hastalığı çoğunlukla tedavi edilemez. Bence hala en iyi şansımız kendi kanımızda bir şey bulmak. Open Subtitles حقيقة أن مثل هذه الأمراض, غير قابلة للشفاء ما زلت أعتقد بأنه يمكننا إيجاد الحل في دمنا
    Sanki yok edilemez gibi. Teflondan bir evlilik sanki. Open Subtitles إنها كانها غير قابلة للتدمير , زواج التيفلون
    Fark edilemez, kimse şüphelenmez, kimse yaralanmaz. Open Subtitles على الأرجح انها افضل خطوة لك انها غير قابلة للكشف
    - Yok edilemez değil ki bunlar. Open Subtitles نعم, نعم, انا اعمل على ذلك. هذه الأشياء غير قابلة للتلف.
    Benim yabani bir karakterim var ve Kelt'im. Beni tahmin edilemez yapıyor bunlar. Open Subtitles أنا بصفتي كلتيّ ضاري، فهذا يجعل أفعالي غير قابلة للتنبؤ.
    - Bunlar tamamen takip edilemez bonolar. Open Subtitles المبلغ كامل على هيئة سندات غير قابلة للتعقب
    İade edilemez ve geri ödeme yapılmaz lafı avukatlar tarafından uydurulmuş bir sözdür. Open Subtitles غير قابلة للإسترداد هي كلمة تم صنعها من قِبل محامين
    Beyin sapındaki sinir hücrelerine yayıldığı için ameliyat edilemez halde. Open Subtitles غير قابلة للعلاج بسبب تسرج في النسيج العصبي
    Geçtiğimiz çeyrek milenyumda, işlevsel olarak ölçmesi imkansız olan ırk ve polislik sorunlarını tanımladık. TED خلال 250 سنة الماضية، عرّفنا المشكلات المرتبطة بالعنصرية والعمل الشرطي بطريقة غير قابلة للقياس عمليًا.
    Size karşı bir komplo imkansız görünmüyor mu? Open Subtitles أليست نظرية المؤامرة ضدك تبدو غير قابلة للتصديق؟
    Çevirmesi neredeyse imkansız hedef alanımız var. Open Subtitles حسناً، إنه هدف ببيئة غنية والتي تقريباً غير قابلة للاحتواء
    Hava basıncının direncini arttırıp neredeyse yıkıImaz hâle getiriyor. Open Subtitles يقوي من مقاومة الهواء للإنفجار مما يجعلها غير قابلة للتدمير تقريبًا
    Kontrol edilemeyen, beyne bağlı reaksiyonlar değiller. TED فهي ليست أنشطة دماغيّة صلبة غير قابلة للتحكم.
    Lâkin bu hassaslıklar şartlı ve o şartlar da pazarlığa açık değil. Open Subtitles ولكن هذه اللفتات الحسنة مشروطة والشروط غير قابلة للتفاوض
    Söylediğim gibi, koşullarım pazarlık konusu olamaz. Open Subtitles حسنا , كما قلت شروطي غير قابلة للمفاوضة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus