Bu pek fazla bilinmeyen oldukça vahşet içeren bir durum. | TED | انها عملية عنيفة جدا والتي هي غير معروفة إلا القليل. |
Bütün yahudiler ya öldürülüyor, ya da bilinmeyen yerlere götürülüyormuş! | Open Subtitles | النازيون يقتلون كل اليهود أو يرحلونهم إلى وجهات غير معروفة. |
Ve bu köşede, nerden geldiği ve neyden yapıldığı bilinmeyen: | Open Subtitles | و في هذا الركن .. مصنوع من أجزاء غير معروفة |
Sizi görmeğe geliş nedenim, efendim, sahilde bulunan Kimliği belirsiz ceset. | Open Subtitles | سبب مجيئي للقائك يتعلق بجثة غير معروفة الهوية على الشاطئ |
İkincil baş ağrılarında sebep belirginken birincil baş ağrıların kökeni bilinmiyor. | TED | في حين أن السبب واضح في الصداع الثانوي، تبقى أصول الصداع الأساسي غير معروفة. |
Yani nadir demeliyim ama meçhul değil. | Open Subtitles | بأمكانك القول أنها نادرة لكن ليست غير معروفة |
Çalınan deposunu acilen yeniden doldurma ihtiyacı onu bilinmeyen topraklara gitmeye zorluyor. | Open Subtitles | الحاجة الملحّة لاستبدال مخزونه المسروق تجبره للذهاب إلى مناطق غير معروفة له |
Senin gibi bilinmeyen biriyim. Gizli kimliğim güvende olur dediler. | Open Subtitles | حسناً كنت غير معروفة مثلك لذا فكروا أن غطائي آمن |
Bu bütün bir evren demektir bilinen ve bilinmeyen şeyler, | TED | هذا يعني العالم بأسره, أشياء معروفة وأشياء غير معروفة. |
bilinmeyen yeni yollar arayın insanlığın görüş alanı çok uzak olamsa bile. | Open Subtitles | ابحث عن طرق جديدة غير معروفة حتى عندما مرأى الرجال هو أكثر حرصا الآن من الآن. |
bilinen ve bilinmeyen tüm aşk sözcüklerinden güçlü olan bu duygulardı işte. | Open Subtitles | مشاعر أقوى من أي كلمات الحب كلمات معروفة او غير معروفة |
Yaklaşık iki saat önce, sayıları tam bilinmeyen bir grup adam | Open Subtitles | تقريباً قبل ساعتين مجموعة غير معروفة مِنْ الرجالِ |
Bariyerlerden biri koptu ve dünyaya bilinmeyen enerji salındı. | Open Subtitles | انهار كل شئ. إنهار الحاجز الكمى. محرراً طاقات غير معروفة الى العالم. |
Polis, iki tanesinin henüz bilinmeyen tutarda nakitle kaçtığına inanıyor. | Open Subtitles | ولكن الشرطة تعتقد بأن اثنين تمكنا من الهرب مع كمية غير معروفة من المال |
İkimiz de kuralları ve yapılacakları büyük oranda bilinmeyen görünüşte çözülemeyecek ve hatta muhtemelen hiç vâr olmamış her an anlamadığımız bir güç tarafından öldürülebileceğimiz bu düzensiz dünyada dolanıp duruyoruz. | Open Subtitles | .لقد تعثرنا معا، في هذا العالم الباهت .والذي قواعده وأهدافه غير معروفة أبدا .عويص كما يبدو، أو ربما غير موجود أصلا |
Bu sabah sahilde bulunan Kimliği belirsiz bir ceset. | Open Subtitles | جثة غير معروفة وجدت على الشاطئ مطلع هذا الصباح |
Albay Sharp, Kimliği belirsiz bir cisim yaklaşıyor, 10 mil uzakta. | Open Subtitles | ايها العقيد شارب, لدينا طائرة دخيلة غير معروفة على بعد 10 أميال |
Gözetleme subayımız onu ve Kimliği belirsiz Arap'ı geçtiğimiz ay boyunca tren istasyonundan bankaya... | Open Subtitles | كاميرات المراقبة الخاصّة بنا رصدت أوجه عربيّة غير معروفة |
Babası Theon, başarılı bir Yunan matematikçi ve astronomuydu; annesi ise bilinmiyor. | TED | وكان أبوها، ثيون، صاحب منجزات في الرياضيات الإغريقية، وعالم فلك؛ وأمها غير معروفة. |
tıklama tuzakları, boyama kitapları ve canavar filmleri dışında bunun başka alanı bilinmiyor. | TED | أهمية هذا، بعيداً عن الروابط المضللة، والكتب الملونة وأفلام الوحوش غير معروفة. |
Bu, tüm bu bileşenlerin yüzde 99,99'unun tamamen meçhul bir şekilde dışarıda bir yerlerde olduğu ve sadece toplanıp test edilmeyi beklediği anlamına geliyor ki bu da harika bir şey. | TED | وهذا يعني أنه ما زال هناك حوالي 99.99% من هذه المركبات غير معروفة كليًا، تنتظر منا جمعها واختبارها، وهذا شيء رائع. |
- Jöle, o. - meçhul bir fırından. | Open Subtitles | هذا جيلو من محمصة خبز غير معروفة |