Buraya geldiğini gördüm ve ne yapıyorsun diye bakayım dedim. | Open Subtitles | فقط رأيتك تعودين إلى هنا ، فأتيت لأرى مالذي تفعلينه |
Cumhuriyetçilerin küçük bir parti verdiklerini duydum. Uğrayayım dedim. | Open Subtitles | سمعت أن الجمهوريين سيقيمون عربدة، فأتيت |
O çalışıyor, ben de gelip seni göreyim dedim. Ben de çalışıyorum. | Open Subtitles | إنها تعمل فأتيت لرؤيتك - أنا أعمل أيضاً - |
Beni nerede onlarca defa yakalayıp öldüreceklerdi. Ben de batıya geldim. | Open Subtitles | قبضوا عليّ وقتلوني تقريباً عدة مرات فأتيت إلى الغرب وغيّرت اسمي |
Dün gece Bellflower'da buluşacaktık. Gelmedi, buraya geldim ben de, bunu buldum. | Open Subtitles | كان يفترض ان التقيه بالأمس في الملهى ولكنه لم يظهر فأتيت هنا ووجدت هذا |
Jamie'nin öldürülüyor sandım bende gidip birilerini pataklarım dedim. | Open Subtitles | "فظننت أن "جيمي تتعرض للقتل فأتيت لأضرب المهاجمين |
Çalışmaları gördüm. Kendimi tanıştırayım dedim. | Open Subtitles | ...رأيت العمل الجاري فأتيت لأقدم نفسي |
Çalışmaları gördüm. Kendimi tanıştırayım dedim. | Open Subtitles | ...رأيت العمل الجاري فأتيت لأقدم نفسي |
Tsukasa-kun'dan duyunca geleyim dedim. | Open Subtitles | .أخبرني تسوكاسا-كن أن آتي، فأتيت |
Hangisinin sana ait olduğunu bilmiyordum, ben de hepsini birden aldım. | Open Subtitles | حبيبتي، لم أتعرّف على معطفك من بينها، فأتيت بها جميعاً |
Bu kağıtları nasıl hazırladığını bilmediğim için tek taraflı ya da çift taraflı ikisini de yaptım. | Open Subtitles | لم أكن أعرف كيف تريد نسخك، ذات وجه أو وجهين، فأتيت بالنوعين. |
Evet... Şansımdan C.A.A.'de* fazladan bir bileti olan bir arkadaşım vardı. Ben de buradayım işte. | Open Subtitles | حالفني الحظ بصديقة تشتغل في وكالة لديها دعوة إضافية، فأتيت |
Kraliçenin geldiğini sezdim. Seni bulmak için geldim. İyi ki de gelmişim. | Open Subtitles | شعرت بعودتها فأتيت لأجدك ويسرّني أنّي وجدتك |