Eğer onlara bir şey anlatırsan seni içeride bekleyen birisi olacak. | Open Subtitles | إذا أخبرتهم أي شيء مفيد، فأحدهم سوف ينتظرك في داخل السجن. |
Yapamıyorum. birisi dün gece beni sarhoş etti. | Open Subtitles | لا أستطيع ذلك ، فأحدهم أثملنى الليلة الماضية |
Acil bir durum var. birisi park izni olmadan park etmiş. | Open Subtitles | إنّها حالة طارئة، فأحدهم ركن سيّارته دون لافتة توقّف |
biri bir aydır ortalıkta yoktu, diğerine ise hayatta güvenilmez. | Open Subtitles | فأحدهم اختفى لمدة شهر و الآخر لايمكن الوثوق به |
biri erkek dedi, bir başkasıysa kız. | Open Subtitles | فأحدهم يقول بأنّه شاهد رجلاً و الآخر يقول بأنها كانت امرأة |
Öğrenciler, hocalarını öptüğünde birisi zarar görür. | Open Subtitles | عندما تقبل الطالبات المعلمين. فأحدهم يتأذي. |
İçlerinden birisi üzerinde kayıt cihazını taşıyordu. | Open Subtitles | هؤلاء الإثنان فحسب فأحدهم كان يرتَدَّي جهاز تنصت |
Sayılır. Adamlardan birisi bana ulaştı. Mükemmel dişleri ve eli olmayan bir adam. | Open Subtitles | تقريبًا، فأحدهم تواصل معي، شخص مثاليّ الأسنان مبتور اليد. |
King Shark'ı bir an önce bulamazsak birisi benim de pisliklerimi temizlemek zorunda kalacak. | Open Subtitles | إن لم نجد القرش الملك قريبًا فأحدهم سيأتي لينظف فوضاي |
birisi sisteme girmiş ve alarmı çalıştırmış. | Open Subtitles | فأحدهم قرصن على النظام وقام بتشغيله. |
Ayrıca 50 dolarlık Amazon hediye kartı da ekledik-- bu kadar çok heyecanlanmayın, zaten harcandı, birisi onu çözdü-- bunun yanında işletim sistemi yapılmış olan ilk filmlerden bir tanesi ve bir Pioneer Plakası ekledik. | TED | كما أدرجنا بطاقة هدايا من أمازون فئة 50 دولاراً... لا تتحمسوا كثيراً فلقد تم إنفاقها فعلاً، فأحدهم قام بفك شفرتها... ونظام تشغيل كذلك، وأحد أوائل الأفلام التي تم تصويرها على الإطلاق، ولوحة بايونير. |
Madem Wakefield öldü, o zaman birisi onun yaptıklarını aynen taklit ediyor. | Open Subtitles | -إن كان (ويكفيلد) ميتاً فأحدهم يحسن صنعاً بتقليده |
İçlerinden birisi üzerinde kayıt cihazını taşıyordu. | Open Subtitles | فأحدهم كان يرتَدَّي جهاز تنصت |
Evet, birisi hesabını sikip atmış, oğlum. | Open Subtitles | -أجل فأحدهم يعبثُ بحسابكَ يا رجُل |
- birisi kapıyı ittirdi. İçeride biri var. | Open Subtitles | -لا تفتح الباب، فأحدهم بالداخل |
Biliyorum. Melezlerinden biri, takıldığım sürüde. | Open Subtitles | أعلم، فأحدهم كان ضمن قطيع عهدتُ الصيد معه |
Yani biri ağır metalle dolu bir CD'ye virüs koyup ölümcül krizi tetiklesin diye ona yollamış. | Open Subtitles | إذاً فأحدهم قام بوضع فيروس على قرص ملئ بموسيقى الميتال |
Bunu doğru okuyorsam, ki okuyorum içlerinden biri çok uzun boylu, kızıl saçlı, bağlanmış olan bir adam. | Open Subtitles | ولو قرأت هذا جيداً وهذا ما افعله فأحدهم طويل للغايه ذو عضلات مفتوله بشعر أحمر |
Yani onun hakkında konuştuğumuz kişilerden ... biri yalan söylüyordu. | Open Subtitles | -أجل، إذن؟ إذن من بين كلّ الناس الذين تحدّثنا إليهم بشأنها، فأحدهم يكذب |
Tamam, tekrar uzan. Sakinleş. Burada sana yardım edecek biri var. | Open Subtitles | حسناً، تمدد وإهدأ، فأحدهم هنا لمساعدتك. |
İşveni takın bakalım. biri geliyor. | Open Subtitles | ابتسمي فأحدهم قادم |