"فأنها" - Traduction Arabe en Turc

    • bir
        
    • o
        
    bir düşünürseniz bu bütün kültürümüzün içine işlemişti, şehirlerimizin bile. TED وإذا فكرتم ، فأنها تخللت كل ثقافتنا، أو حتى مدننا.
    Ben her zaman şuna inanırım, iyi bir şeyler yaptığınızda bu size biraz ağırlık verir böylece, dünyaya kök salarsınız, anlıyor musunuz? Open Subtitles ولطالما أعتقدت , أن عندما تعمل شئ صح فأنها تعطيك ثبات قليل حتى تشعر بأن لك جذر فى الأرض الأمان , والثبات
    Tabii ki, dış çevreye eriştiği an, sıcaklığı az bir dereceye kadar artar, sonra hemen normal haline geri döner. TED الان طبعا، في اللحظه التي تصدم فيها بالبيئه الخارجيه، وترتفع حرارتها بجزء من الدرجه، فأنها في الحال ترجع لحالتها الطبيعيه.
    Annem de sizin gerçek yüzünüzü bilseydi o da dinlemezdi zaten. Open Subtitles واذا علمت أمي ما هو معدنك فأنها لن تستمع إليك أيضاً
    Eğer bir genin ortasına yerleştirilirse, o genin çalışmasını bozar. TED وإذا تم وضعها في منتصف الجين، فأنها تعطّل وظيفته.
    bir tarafta bir kimyasal sinyal verildiği zaman, orada şeklini genişletmek için hücreyi tetikler, çünkü hücre sürekli olarak çevrede temas ediyor ve şiddetle çekiyor. TED عندما تحمل اشاره كيميائيه على جهه واحده فأنها تثير الخليه لتوسع من شكلها في تلك الجهه, لان الخليه تلمس وتتجاذب بشكل مستمر في تلك البيئه.
    Eğer öyleyse, bu gerçekten bir adım öne çıkmaktır. TED و إذا كان اعتقادي صحيح، فأنها خطوة حقيقة للأمام
    Diğer taraftan, eğer az gelişimiş bir ülkeyi ziyaret ediyorsanız, ve 25 dolar size bir gurme sofrasına yetiyorsa, bir Big Mac için fahiş fiyat sayılır. TED من جانب آخر، اذا كنت تزور دولة نامية، و 25 دولاراً تشتري لك وجبة طعام، فأنها باهظة جداً مقابل البيج ماك.
    Karşılaştırmayla ilgili bildiğimiz şeylerden bir tanesi: bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırdığımızda, değeri değişir. TED أحد الأشياء التي نعلمها عن المقارنة: أنه عندما نقارن شئ بآخر، فأنها يغير قيمته.
    Bunun bir şekilde diktatörlüğe zarar vereceğini düşünebiliriz ama genellikle onu güçlendiriyor. TED ونحن نميل الى الإعتقاد أن ذلك بشكل ما سيؤدي الى ضرر هذه الديكتاتوريات، لكن في عديد من الأحيان فأنها تقوم بتقويتهم.
    Sonra, plastik bir manken görünümü yerine, gerçek canlı insan derisinden yapılmış gibi gözüküyor. TED ثم، عوضاً عن أن تبدو مثل عارضة أزياء الجص، فأنها تبدو مثل أنها مصنوعة من لحم بشري حي.
    Onu suçlamamak lazım Bay Dowd. Çok hasta bir kadın. Open Subtitles لا تلق بالوم عليها فأنها امرأة مريضة جداً
    Eğer bir daha konuşacak olursa, yeni kazalara sebep olacağına inandı. Open Subtitles وأعتقدت انها اذا تحدَثت ثانية فأنها ستتسبب بالمزيد من الحوادث
    bir şeyi asla unutma. Open Subtitles ما دامت الفاكهة على الشجرة فأنها جميلة دائماً
    o halde 18. parkurda oyalanmanız sizin aptallığınız. Open Subtitles إذن , فأنها سخافة منك أن تهلو هنا فى المنطقة رقم 18
    o zaman beklemeye aldırmaz, değil mi? Open Subtitles إذا فأنها لن تمانع الأنتظار , أليس كذلك ؟
    Ve, sizi yere bağlayan ağırlığınıza rağmen o rüzgar estiğinde, bir yaprak kadar hafiflersiniz ve sizi istediği yere alıp götürür. Open Subtitles وعلى الرغم من جذورك المثبتة فى الأرض عندما تأتى هذه الرياح فأنها تتطيح بسهولة , كأنك ورقة شجرة وتأخذك حسب ما تريد
    o kız hem Romeo'yu, hem Juliet'i oynayabilecek olsa... öz kardeşini sahneden silerdi. Open Subtitles إذا استطاعت تلك الفتاة أن تمثل مسرحية روميو و جوليت بمفردها فأنها ستطرد أخاها من المسرحية
    Constance'ın parlayan bir yıldızı olsa o Blair Waldorf olurdu. Open Subtitles اذا كانت المدرسة لها نجمة مضيئة فأنها بلير والدورف
    Heather, eğer ekose almayı planlıyorsan, o zaman bu benim de planım. Open Subtitles هيذر، إذا كان النقش خطتُكِ، أذاً فأنها خطتُي أيضاً.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus