Cep telefonu ve lüks arabası olan biri gibi. | Open Subtitles | لأظهر امامها غدا كرجل غنيّ مع هاتف نقّال وسيارة فارهة |
lüks apartmanlar yapacaklar ve sıçtığımın Korelileri gelip, o apartmanlarda yaşayacak ve yüzümüze gülecekler. | Open Subtitles | سيستبدلونها بشقق فارهة والكورييون العينون سوف يأتون ليعيشوا فيها |
Hepsi de lüks arabaları olan zengin ve yakışıklı adamlar olur. | Open Subtitles | وكلهم سيكونون أغنياء ووسيمين ويقودون سيّارات فارهة |
Büyük bir evi, lüks arabaları, pahalı ofisleri vardı. | Open Subtitles | لديها منزل جميل سيارات فارهة مكاتب مكلفة |
Bu adamlar yetkililerle görüşmeye BMW ve Mercedes'le gider. | Open Subtitles | إنهم يحضرون الاجتماعات مع الضباط المشرفين عليهم في سيارات فارهة. |
ve kocana pahalı yabancı arabalar alabilirsin iyi bir şey gibi görünüyor. | Open Subtitles | وتبتاعين لزوجك سيارات أجنبية فارهة هذه هي الأشياء التي يجب أن تفعليها |
Demek istediğim, her adamın büyük bir evi olabilir, süslü bir arabası ya da altın dişleri de. | Open Subtitles | اقصد ،كل رجل يمتلك منزل كبير او سيارة فارهة او سن ذهبية |
Büyük saat şirketlerinde, lüks arabalarda deli para kazanmışsınız. | Open Subtitles | جنيت مالاً وفيراً من شركات الساعات الفاخرة سيارات فارهة |
Bir cip, bir dört-çeker ve... Bir tane de lüks sedan. | Open Subtitles | سيارة "جيب"، درّاجة رباعية العجَل، و"سيدان" فارهة. |
- Dur tahmin edeyim. lüks bir araba kiralıyor ve yakın zamanda Oakland'da güzel bir ev satın aldı. | Open Subtitles | منذ عقد، ولكنها - دعني أحزر، تؤجر سيارة فارهة - |
Bunun tek nedeni, lüks bir tatile çıkmamış olmaları. | Open Subtitles | فقط لأنهم لم يحظوا بإجازة فارهة من قبل |
Motosiklet ve lüks araba. | Open Subtitles | دراجة نارية وسيارة فارهة |
Kaldığı tesis çok lüks. | Open Subtitles | المؤسسة التي يتواجد فيها فارهة جدّاً... |
Kızgın olduğu fikri bile Lambert'i lüks karavanını sorgusuz sualsiz vermeye zorladı. | Open Subtitles | مجرّد فكرة أنّه كان غاضباً جعلت (لامبرت) يسلّم مقطورة رحلات فارهة. |
- lüks otobüsü yani. | Open Subtitles | -إذاً حافلة فارهة . |
lüks bir araba. | Open Subtitles | سيارة فارهة! |
Önünde BMW park etmiş. İnsanlar güzel giyimli. | Open Subtitles | سيارات فارهة أمامه ناس متأنقون |
Herif herhalde büyük süslü bir arabası olduğunu, pompayı kapatabileceğini sanıyor. | Open Subtitles | مغرور متعالي، يعتقدُ بما أن لديهِ سيارة فارهة فيستيطعُ أن يسدَ بها الطريق. |