İ.Y.S.D.'nin olmasına izin verirsen yaratacağın tek şey insanlığın neslinin tükenişi olur. | Open Subtitles | إن سمحتي لهذا الحدث بالوقوع فالشيء الوحيد الذي ستصنعيه هو انقراض البشرية |
Onları bir arada tutan tek şey... birbirlerine yönelttikleri suçlama ve serzenişler. | Open Subtitles | فالشيء الوحيد الذي يجمع بينهم جميعا هو الهزائم والاحباطات التي يتلوها كل منهم على الآخر |
Tutmadıkları tek şey zaman aralığıydı. | Open Subtitles | . فالشيء الوحيد الذي لم يفوا به كان الوقت فقط ..أولاً قالوا 12 ساعة |
Peki şu an elinizde olan tek şey aracın bir jip olduğu mu? | Open Subtitles | إذن، فالشيء الوحيد الذي عليكم تتبعه هو تلك السيّارة، صحيح؟ |
Yapman gereken tek şey, saldırı suçu. | Open Subtitles | فالشيء الوحيد الذي كنتِ ستحصلين عليه هو تُهمة بالإعتداء |
Hanımefendi, size şunu belirteyim güvenebileceğiniz tek şey, avukat-müvekkil özel haklarıdır. | Open Subtitles | سيدتي، إن سمحتِ لي بتمثيلك، فالشيء الوحيد الذي تحتاجين أن تؤمني به هو محامي امتياز الزبون |
Yapabildiğim tek şey diğerlerinden daha iyi giyinmekti. | Open Subtitles | فالشيء الوحيد الذي كان بامكاني فعله .هو أن أظهر بحلةٍ, تزيد جمالاً عن الاخرين |
Eğer senin ondan etkilenmeni istiyorsa, yapmayacağı tek şey sana her şeyi anlatmak. | Open Subtitles | إن كانت تريدك أن تراها جذّابة، فالشيء الوحيد الذي لن تفعله هو إخبارك بكل شيء. |
Omzumdaki ağrı bazen kötüye gittiğinde işe yarayan tek şey birazcık ot oluyor. | Open Subtitles | عندما يسوء ألم كتفي كثيرًا، فالشيء الوحيد الذي يستطيع أن يسكّنه قليلًا هو بعض الحشيش من الصنف الممتاز |
Çünkü biyolojik annemizin yapmayı bildiği tek şey uyuşturucu. | Open Subtitles | فالشيء الوحيد الذي عرفت والدتي الحقيقية كيف تطبخه كان الكوكايين |
Ortalık durulduğunda dünyada yaşayan tek şey metal olacak. | Open Subtitles | حين ينتهي كل شيء فالشيء الوحيد الذي سيظل حيًا في هذا العالم |
"Bir kart seç, herhangi bir kart." dediklerinde bildiğiniz tek şey tercihimizin bağımsız olmadığı. | TED | لذا عندما يقولون: "قم باختيار بطاقة، أي بطاقة"، فالشيء الوحيد الذي تعرفه أن اختيارك لم يعد حرًا بعد الآن. |
Eğer Arlo sana değer veriyorsa eve dönünce bana yapacağı tek şey bana ait olanı nasıl geri vereceğini düşünmek olacaktır. | Open Subtitles | لو كان " آرلو " يهتم بك فالشيء الوحيد الذي يفترض به فعله حينما يعود هو التفكير بكيف يعيد ما هو ملكي |
Ve senin bize ihanet ettiğin ortaya çıkarsa senden veya bu üsten geriye kalan tek şey buzların üstünde kapkara bir iz olur. | Open Subtitles | و لو إنني... إكتشفتُ إنّكَ تخوننا... فالشيء الوحيد الذي سيتبقّى منكَ و من هذه المنشأة... |
Evimin çevresinde kırışacak tek şey var | Open Subtitles | فالشيء الوحيد الذي سيتجعد في بيتي |
Ve hiçbir şey elde edemeyeceksin, çünkü o kafesin içinde kilitli kaldığı sürece, hatırlayacağı tek şey yetimhanedeki o hücre. | Open Subtitles | ، ولن تحصل على أى منها لإنه طالما مازال يقبع داخل ذلك القفص فالشيء الوحيد الذي سوف يتذكره هو تلك الزنزانة في دار الأيتام |
Boğuşma izlerinin yanında kaybolmuş olarak görünen tek şey, kurbanın bilgisayarı. | Open Subtitles | {\pos(195,225)} بالإضافة لوجود دلائل على وقوع شجار فالشيء الوحيد الذي كان مفقوداً هو حاسوب الضحيّة المحمول {\pos(195,225)} ربما قام القاتل بأخذه معه |