Satmasını istemediği tek mal varlığı Vandemere'deki kulübe. | Open Subtitles | الملكية الوحيدة التي لا يرغب ببيعيها إنها الكوخ في (فاندمير) |
Yarın Vandemere'e iki araba gidecek olmamız çok saçma. | Open Subtitles | يبدو سخيفاً قليلاً أن تأخذ سيارتين إلى (فاندمير) في الغد |
Yarın öğleden sonra da Vandemere'de buluşuruz. | Open Subtitles | وسنلتقي في (فاندمير) بعد ظهر الغد. |
Birkaç yıl geçti, Vandemere'deki küçük kulübeyi yaptık bir gün dışarı çıktığımda Clara bahçede şarkı söylüyordu... | Open Subtitles | بعد عدة سنوات مضت، بنينا ذلك الكوخ الصغير في (فاندمير)... ذهبت للخارج ذات يوم و وجدتُ (كلارا) في الحديقة تغني... |
Vandemere'deki kulübesinin bahçesine. | Open Subtitles | خارج الكوخ في (فاندمير). |
Vandemere'e geri dönmem gerek. | Open Subtitles | علي الذهاب إلى (فاندمير). |