Ardından ağzını açtı ve ölmeden önce bir şey söyledi. | Open Subtitles | ثم فتح فمه وقال شيئًا قبل أن يفارق الحياة. |
Durup gözlerimin içine baktı ve küçük ağzını açtı. | Open Subtitles | توقف و نظر في عيني و فتح فمه الصغير |
Beni yutmak için ağzını açtı. | Open Subtitles | فتح فمه وإبتلعني |
Ağzını açtığı anda ölmüştü zaten. Ama o bunu daha bilmiyor. | Open Subtitles | حكم على نفسه بالموت حين فتح فمه لكنه لا يُدرك ذلك |
Root Ağzını açtığı an olay biter. O numarayı başlatamaz. | Open Subtitles | اما روت فلا يمكنه تقديم الخدعة لو فتح فمه سيفسد الموضوع |
Ağzını açtığı anda sahtekar olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | عرفت أنه مخادع منذ أن فتح فمه |
ağzını açtı ama sesi çıkmadı. | Open Subtitles | فتح فمه ، لكنه لم السليمة، |
Köpek balığı ağzını açtı. Fin'i yutmak üzereyken Fin köpek balığına döndü. | Open Subtitles | (القرش فتح فمه ليأكل ساقي كلها، لكن (فين |