Oradaki ilk gecesinde diş fırçasını isteyen bir mahkum tarafından bıçaklanarak öldürüldü. | Open Subtitles | وفي ليلته الأولى هناك، طعنه أحد النزلاء حتى الموت لانه كان يريد فرشاة أسنانه |
Seyahatteyiz. Birimiz diş fırçasını unuttu. | Open Subtitles | نحن في رحلة وأحدنا نسيء فرشاة أسنانه |
Kimse diş fırçasını getirmedi. | Open Subtitles | لا أحد جلب فرشاة أسنانه لمنزل الآخر. |
"Kimse diş fırçasını getirmedi" demen neydi peki? | Open Subtitles | ماذا حلّ بـ"لا أحد جلب فرشاة أسنانه لمنزل الآخر"؟ |
diş fırçası, ultraviyole ışınları altında pleksiglas kutunun içindeki kırmızı olan. Çaktım. | Open Subtitles | فرشاة أسنانه هي الحمراء في حال كان الكأس الزجاجي تحت الأشعة فوق البنفسجية |
Hayır ama diş fırçası ve çantası hâlâ odada. | Open Subtitles | لا ، لكن فرشاة أسنانه وحقائبه ما زالَت هناك |
diş fırçasını kullanıyorum. | Open Subtitles | أستخدم فرشاة أسنانه. |
diş fırçasını getirdim. | Open Subtitles | أحضرتُ فرشاة أسنانه |
Ted, onun diş fırçasını kullandığını söylemişti. | Open Subtitles | تيد" إتهمه انه استخدم فرشاة أسنانه" |
Aynanın altında onun diş fırçasını bulmak sizi kahreder. | Open Subtitles | وتجد فرشاة أسنانه تحت المرآة |
Ted, onun diş fırçasını kullandığını söylemişti. | Open Subtitles | تيد" إتهمه انه استخدم فرشاة أسنانه" |
Ama o diş fırçasını çalmasaydım ve test ettirmeseydim, Troy'u öğrenemeyecektik. | Open Subtitles | لو لم اسرق فرشاة أسنانه وفحصها، لما علمنا بشأن (تروي) |
- diş fırçasını aldın mı? - Aldım. | Open Subtitles | -هل أخذت فرشاة أسنانه ؟ |
Kıyafetleri, şampuanı, diş fırçası her şeyi. | Open Subtitles | ملابسه ، غسول أستحمامه فرشاة أسنانه ، كل شيء |