Fark ancak birkaç milimetre ama büyük fark yaratıyor. | Open Subtitles | إنها منحرفة مليمترات فقط لكنه يعطي فرقاً كبيراً |
2 cc interlökin eklemek büyük fark yaratabilir. | Open Subtitles | اضافة قدرين سيحدث فرقاً كبيراً |
Ve bu büyük fark yaratırdı. | Open Subtitles | وهذا أحدث فرقاً كبيراً. |
Uzun soluklu bir söz için yirmi dört saat pek fark yaratmaz, değil mi? | Open Subtitles | إن 24 ساعة لا تُحدث فرقاً كبيراً بالنسبة لمثل هذا الالتزام طويل الأمد ، أليس كذلك؟ |
Çocuklarımızın, gıda seçimlerinin büyük bir fark yarattığını anlamalarını sağlamalıyız. | TED | يجب علينا أن نشرح للأطفال أن خياراتهم للغذاء ..تحدث فرقاً كبيراً |
Evet. Bu büyük fark yaratacak senin için, tamam? | Open Subtitles | هذا سوف يُحدث فرقاً كبيراً |
Küçük şeyler, büyük fark yaratır. | Open Subtitles | هذا المقدار يصنع فرقاً كبيراً |
Pierce'ın diniyle diğerleri arasında pek fark göremiyorum. | Open Subtitles | (لا أرى فرقاً كبيراً بين دين (بيرس و أديان البقيه |
Yani küçük tabaklar gıda israfı konusunda büyük bir fark oluşturuyor. | TED | لذلك فأن الصحون الأصغر تجعل فرقاً كبيراً في مخلفات الطعام. |
Lütfen, bu anlaşma çok büyük bir fark yaratıyor. | Open Subtitles | أرجوك , هذا سيحدث فرقاً كبيراً حول التسويه التي حصلت عليه |